Covid-19 salgınında hayatını kaybeden öğretim üyesi Faruk Atalayer'e dair bir iktibas...



Covid-19 salgınında hayatını kaybeden öğretim üyesi Faruk Atalayer'e dair bir iktibas...




 “…ben şuna inanıyorum; çok düzgün, çok mutlu, çok keyifli, çok pürüzsüz ailelerden iyi ve hoş insanlar çıkabilir, fakat yaratıcı insan çıkmaz. …Bir takım çatışmalar, insan beynini, belki de farkında olmaksızın daha değişik etkilemekte ve geliştirmekte. …Dünya çapındaki kriz dönemlerinde, savaş dönemlerinde ve diğer olağanüstü zamanlarda çok özel insanlar çıkmıştır. … Tatbiki Güzel Sanatlar Akademisinin sınavını ilk yıl kazanamadım. İkinci yıl ise, birincilikle kazandım. Ağabeyim, o yıl benim gidebilmem için üniversiteye gitmedi. Bir yıl sonra O’ da aynı okula geldi ve beraber mezun olduk. … Bizim okul yıllarımız, 68 döneminin yılları tabii. …Alman’lar Bauhauss okuluyla birlikte böyle bir eğitim modeli geliştirmişler. Bunun kaynağı da Pagan’lara kadar gidiyor. Orta Asya’da dolaşan bir takım Alman gezginlerin notlarından, anılarından, yazıp çizdiklerinden çok etkileniyorlar. Şaman’larda da böyledir. Hem el verecekleri kişileri seçerler hem de kişiler el alacakları hocayı seçerler. Şaman, adayı seçer ama adayın da hocasını benimsemesi, onunla yol yürümek istemesi gerekir. Buna ‘kişiliğin yeniden örgütlenmesi’ deniliyor. …Kritik bir dönemde, 1971 yılında mezun oldum. Öğrenciyken öğrenci derneklerinde çok aktiftim. İki kez göz atına alındım, bırakıldım. Bir buçuk yıl boyunca pek çok işe girdim ve atıldım. Asistanlık sınavını kazandım ama atamamı yapmadılar. … … 1980’de Türkiye’de demokrasinin kesintiye uğraması ile birlikte, benim hayatımda da bir kesinti oluştu. Gözaltına alındım, bırakıldım. Tekrar alındım. Son alındığımda ise, uzun süreli kaldım. …”

1948 yılında Konya, Karaman’da başlayan meşakkatli hayat yolculuğu, ne yazık ki 2020 yılında O’nu tanıyanları keder içinde bırakarak sona erdi. 

Faruk Atalayer hocanın anısı öğrencilerinin, dostlarının ve diğer insanların belleklerinde, meseleleri derinlemesine irdeleyen çıtası yüksek yazılarında ve kendileriyle yaptığımız söyleşiyle şair Ö.Asaf Tosun’un kaleminden çıkan metinde yaşayacaktır.

***

Dursun Bingöl, Atalayer (1992) tarafından kaleme alınan ve Erzincan Depremini konu alan kitabına önsöz yazmıştır. Bingöl, mizahi anlatım biçimini “harflerin, kelimelerin bile araya giremediği duru bir anlatım, doğrudan sezgi ve çağrışıma dayalı, kavramaya hitap eden dışa vurumlar” olarak ifade edilmiştir (https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/517223).

***

Atalayer’in (1992) Çizgilerle Erzincan Depremi kitabı, diğer kitaplara benzer şekilde ağırlıklı olarak yardımların yetersizliği, depreme hazırlıksız yakalanma gibi belirgin konuları ele almaktadır. Atalayer, diğer çizerlerden farklı olarak, deprem konusunda daha yerel ölçekli konuları işlemiştir. Özel olarak Erzincan Depremini ele alan bu kitapta Atalayer, Erzincan halkının deprem konusunda daha duyarlı davranması, yaşanan olumsuzluklara karşı gerekli tepkiyi göstermesi, haklarını araması, kaderci davranmaması ve reaksiyoner olması gerektiğini ifade eden çizimlere kitabında yer vermiştir (Atalayer, 1992: 63; 65; 66; 67; 68;78; 90), (https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/517223).

***


***

Faruk Atalayer Hoca ile Bir Röportaj

 Faruk Atalayer Hoca ile Bir RöportajCovid-19  hastalığı nedeniyle hayata veda etmesinden habersiz bir araştırma vesilesiyle  Faruk Atalayer  hoca ile görüşme hayalleri kuruyordum. Kara haberin tez yayılma konusundaki iştahı yine galip geldi ve...
Share: 






Kaynak:

https://www.arthenos.com/kuresel-salgin-nedeniyle-yitirdigimiz-buyuk-ustad-faruk-atalayer/

https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/517223


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

En Popüler Yayınlar

Öne Çıkan Yayın

4. Uluslararası Dijital İşletme, Yönetim ve İktisat Kongresi | 4rd International Congress on Digital Business, Management & Economics | 20-22 Eylül 2024

4. Uluslararası Dijital İşletme, Yönetim ve İktisat Kongresi | 4rd International Congress on Digital Business, Management & Economics | ...


"Başkalarının yoluna taş koyacağımıza, taş üstüne taş koyalım..."