Auf Wiedersehen, Das Auto!



Auf Wiedersehen, Das Auto
Erhan Erkut, Eylül 2015

Geçtiğimiz hafta içinde patlak veren Volkswagen skandalı gözlemleyebildiğim kadarıyla
ülkemizde pek ses getirmedi. Kanımca bu olay son yılların en büyük kurumsal depremlerinden
birisidir ve genelde tüm toplum ve özelde de işletme fakültesi mensupları için önemli bir ders
niteliğindedir. Üç ayrı üniversitede işletme fakültesi dekanlığı yapmış birisi olarak bu konunun
ülkemizde daha fazla yazılıp çizilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Özetleyecek olursak, geçtiğimiz hafta içinde dizel yakıt ile çalısan Volkswagen araçlarına
Amerika'daki Çevre Koruma Ajansı'nın (Environmental Protection Agency, EPA) emisyon
testlerini yanıltmaya yönelik bir yazılım yüklendiği ortaya çıktı. Volkswagen hisseleri 3 gün
içinde %30'un üzerinde değer yitirdi ve CEO Martin Winterkorn istifa etti(rildi).

Volkswagen satışları 2010 yılında 127 Milyar Euro iken 2014 yılında 203 Milyar Euro'ya çıkmış ve
şirket sattığı yıllık 10 Milyonun üzerinde otomobil ile Toyota'nın hemen arkasında dünyanın 2
numaralı otomobil üreticisi konumuna gelmişti. Nisan 2015'te 75 Milyar Euro olan şirket değeri,
patlak veren skandalın ardından Eylül 2015'te 32 Milyar Euro'ya geriledi.

Hitler tarafından halka ucuz otomobil temini amacıyla kurulmuş olan Volkswagen (Almanca'da
"halkın arabası" demektir) hisselerinin %50.7'si Porsche ve Piech ailelerinin. İkinci büyük ortak
%20 ile Aşağı Saksonya eyaleti, üçüncü büyük ortak ise %17 ile Katar Holding. Diğer
hissedarların toplam payı sadece %12.3. Yani şirket sözde halka açık bir şirket ama aslında bir
aile şirketi. Tabii bu şirketin yönetimini ciddi biçimde etkiliyor.

Şu anda toplam kaç araçta bu emisyon saklama yazılımının kullanıldığı bilinmiyor. Fakat
toplamın 11 Milyon olması ihtimali var ve bu araçlar atmosfere yılda 1 Milyon ton civarında
nitrojenoksit saçıyor olabilirler. Çevreye çok ciddi zarar verme potansiyeli olan bu bilinçli
sahtekarlığı ortaya çıkaran ise EPA değil, West Virginia Üniversitesi ile küçük bir STK olan
International Council on Clean Transportation. Üniversitede yapılan testlerde dizel VW Jetta'nın
nitrojen-oksit çıktısının EPA'nın kabul edilebilir seviyesinin 15 ila 35 defa üzerinde olduğu tespit
edilmiş.

Dikkat edin, yukarıda %15-%35 üzerinde demedim: 15 ile 35 katı dedim! Yani çok ciddi bir çevre
kirletme vakası ile karşı karşıyayız. Bu konuda attığım tweet’lere gelen cevapların bazıları
ülkemizdeki aymazlığı güzel özetliyordu. Mesela bir takipçim, bu vesile ile daha fazla aracın
Türkiye'ye gönderileceğini ve daha az sıra beklemek zorunda olacağımızı yazdı. Tam da tüm
dünyadaki tüketicilerin "alın bu pis arabalarınızı başınıza çalın, hem beceriksizsiniz hem de
yalancı!" demesi gereken bir ortamda. Maalesef ülkemizde ne çevre bilinci ne de iş ahlakı bilinci
olması gereken yerde. Öğretmen olarak bizim işimiz de bunu değiştirmeye çalışmak.

Volkswagen'in bu kasıtlı saklama ve yanıltma operasyonu, işletme programlarında finans, 
pazarlama, sürdürülebilirlik, kurumsal sosyal sorumluluk ve liderlik üzerine anlatmaya 
çalıştığımız şeyler ile taban tabana zıt. Maalesef işletme programlarında şirketlerin tek 
hedefinin hisse değerini olabildiği kadar yükseltmek olduğu öğretildiği sanılıyor. Bu doğru 
değil. Şirket yöneticilerinin 3 alana birden dikkat etmesi gerekiyor: insanlar, dünya ve 
karlılık. Uzun vadede şirketin değerini yükseltebilmek için şirketin verdiği kararların bireyler 
(hem çalışanlar hem de tüketiciler) ve çevre üzerindeki etkilerini göz önüne almak gerekli. Kısa 
vadeli kar için insan ve çevre unsurlarını göz ardı eden şirketler bu hatalarının cezasını uzun 
vadede öyle ya da böyle öderler. Tüm yöneticilerin kısa dönem odağının çekiciliğine kapılmayıp 
uzun dönem için yönetmesi, tüm yönetim kurullarının da yöneticilerinden bunu talep etmesi 
gerek. Odak bir sonraki çeyrekteki karlılık değil şirketin yüzyıl sonra nerede olacağı olmalı. 
 
Kanımca şirketlerde çalışanların büyük bir kısmı iyi niyetli ve ahlaklı kişiler. Aralarında kısa 
yoldan köşe dönmeye çalışan fırsatçılar da var tabii. Volkswagen'in bu sistemik sahtekarlığının 
yıllardır sürüyor olması kurum kültüründe ciddi bir sorun olduğunun da bir göstergesi. Sorun 
sadece kendini kanunun üzerinde gören birkaç çokbilmiş mühendiste değil. Bu mühendislerin 
kurgusunun ortaya çıkmasını engelleyen kurum kültüründe. Dünya devi bir şirketin CEO'sunun 
çıkıp da bunlardan haberinin olmadığını söylemesi çok çarpıcı. Bence Winterkorn'un aldığı maaşı 
geri vermesi gerekiyor. Hiç mi aklına gelmedi acaba fabrikadan çıkan birkaç araca rassal olarak 
emisyon testi yaptırmak? Bir şirkette kalite ve güvenin baş sorumlusu tabii ki CEO'dur. 
 
En azından, öğretmenlik yaptığım işletme fakültelerinde üzerinde en çok durduğumuz konunun 
karlılık değil sürdürülebilirlik olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Sürdürülebilir kurumlar 
ekonomideki periyodik dalgalanmaların ve şokların üstesinden gelebilirler. Bağışıklıklarının 
temel nedeni çalışanları, müşterileri, bulundukları yerleşim merkezleri ve çevre ile kurdukları 
ilişkilerdir. Bir kurumu sürdürülebilir kılmak için kısa vadeli çıkarlar ile uzun vadeli çıkarlar 
çeliştiğinde, kısa vadeli çıkarın çekiciliğine kapılmayıp uzun vadeli bakış açısını sürdürebilmek 
gerekir. Devletin bir kurumunu (ve dolayısıyla toplumu) aldatmanın kısa vadede karlı olsa bile 
uzun vadede sürdürülebilir olmadığı çok açıktır. Kısa vadeye odak ekonomik açıdan da çok 
yanlış olmakla birlikte, maalesef kötü yönetilen kurumlarda sıkça görülen bir sorundur. 
 
Peki bu kurumsal skandalın ne türlü sonuçları olacak? Burada bireysel tahminlerimi 
veriyorum. Yatırım önerisi olarak değerlendirilmemesini rica edeceğim. 
 
1) Volkswagen hiç şüphesiz işletme fakültelerinde birçok derste "şirket nasıl yönetilmez" örneği 
olarak yıllarca kullanılacaktır. Bu kara leke şirketin üzerinden kolay kolay kalkmaz. Bu tür 
ahmaklıkların tekrarını önlemenin en iyi yollarından birisi unutulmamalarını sağlamaktır. Bu 
konuda işletme fakültelerinin üzerine düşeni fazlasıyla yapacağına eminim. Bunun yanında 
profesyonel yetiştiren tüm fakültelerde (mühendislik, mimarlık, tıp, hukuk vs.) de iş ahlakı 
dersleri verilmesi, bu ve benzeri vakaların bu derslerde kullanılması gerektiğini düşünüyorum. 
 
2) Volkswagen hisselerinin bu kadar hızlı ve çok düşmesinin iki nedeni var: I. EPA'nın vermesi 
beklenen ceza (18 Milyar dolar olabilir), II. Şirketin prestij kaybı. Kanımca hisse düşüşü verilecek 
cezayı şu anda fiyatlandırdı ama prestij kaybının doğru değerlendirildiğine emin değilim. 

Şirketkendi kazdığı bu kuyudan çıkmak için çok uğraşacak ve ciddi kaynaklar kullanacak. Yani değer 
kaybının sürebileceğini düşünüyorum. Ayrıca, Volkswagen iki türlü ceza alacaktır: a) çevre 
kirletme cezası, b) sahtekarlık cezası. Şu anda odakta ABD olmakla birlikte, satış yapılan tüm 
ülkelerde (Türkiye dahil) davalar açılabilir. Toplam ceza miktarını öngörmek kolay değildir. Bu 
boyutta bir skandal dünyanın en büyük şirketini bile gömebilir. 
 
3) Bu sahtekarlığın bu kadar uzun süre ortaya çıkmamış olması Volkswagen'de çok ciddi bir 
yönetişim sorunu olduğunu gösteriyor. Şirket eğer temizlenme konusunda ciddi ise, tüm 
organizasyonel yapısını gözden geçirmeli ve gereken kontrol mekanizmalarını devreye 
almalı. Sadece CEO'nun istifası kesinlikle yetersiz. CEO istifa ederken olanlardan haberdar 
olmadığını söyledi. Peki haberdar olanlar kimler? Hepsinin tazminatsız işten çıkarılmaları ve 
savcılık tarafından hepsine dava açılması gerekir. 
 
4) Kanımca sorun şirketin dışa kapalı yapısı ile yakından ilişkili. İlk attıkları adım, sahiplerin 
konuyu yeterince ciddiye almadıklarını gösteriyor sanki. Winterkorn gitti, yerine Porsche'nin 
başındaki Mueller geldi. Halbuki şirketi gerçekten değiştirmek isteseler idi dışarıdan (mesela 
Toyota'dan) bir CEO getirirler ve yönetişimi dönüştürebilecek birisini seçerlerdi. Mümkün olur 
mu bilmiyorum ama bence yapılması gereken, Porsche ve Piech ailelerinin hisselerinin bir 
kısmının satışa zorlanması ve şirket üzerindeki mutlak tahakkümlerinin kırılması. İkinci büyük 
ortak, bir eyalet olduğundan (dolayısıyla halkı temsil ettiğinden) bu ortağın şirkette ciddi bir 
yeniden yapılanmayı zorlamasını ihtimal dahilinde görüyorum. 
 
5) Skandalın derinliğini bilmiyoruz. Derinleşirse Volkswagen'in parçalanma ihtimali bile 
olabilir. Tahminim, Volkswagen daha az merkezi bir yönetişime geçecek ve hem alt markalarına 
hem de ulusal dağıtım firmalarına daha fazla yetki ve sorumluluk verecektir. Ayrıca bu 
skandaldan sonra tüm dünyanın gözü araç emisyonlarında olacaktır ve başka firmaların da 
benzeri uygulamaları ortaya çıkabilir. Eğer bu olursa, fosil yakıtları ile çalışan araçlara farklı 
gözle bakılmaya başlanabilir ve tüm dünyada alternatif yakıt ile çalışan araçlara yönelik AR-GE 
faaliyetlerine hız verilebilir. Kanımca bu skandalın dünya için en iyi sonucu da bu olur. 
 
6) Bu skandalda ciddi yara alan bir kurum da EPA olmuştur. Burnunun dibindeki rezaleti 6 yıl 
boyunca gözden kaçıran bu regülatörün işini doğru yapmadığı çok nettir. Volkswagen ile birlikte 
EPA'da da yeniden yapılandırılması gerekir. EPA'nın yanlışlarını herkes biliyor. Örneğin şehir içi 
ve şehir dışı testleri yaptıktan sonra, aracın kullanımının yarısının şehir dışında olacağını 
varsayıyorlar (bunu İstanbul'da anlatsınlar da gülelim). Yakıt testi yaparken sürücülerin saatte 
80 km hızla gideceğini varsayıyorlar ama ortalama sürücü saatte 120 km ile gidiyor. Ayrıca, yakıt 
tüketimi testlerini laboratuarda yapıyorlar ve gerçek hayat koşullarında EPA'nın önerdiği yakıt 
etkinliğine ulaşmak mümkün değil. Örneğin 2013'te EPA yeni çıkan Ford Fusion hibrid aracın bir 
litre benzin ile 20 km gidebileceğini iddia ettikten sonra, dünyanın önde gelen tüketici avukatı 
dergisi Consumer Reports'un testlerinde araç ancak 16,5 km gidebildi; Car and Driver dergisinin 
testinde ise 14,9 km gidebildi. Özetle, kanun yapıcı çevreyi korumak için kanun yapıyor ama 
regülatör ölçmesini beceremiyor. Dolayısıyla toplum taşıtların sebep olduğu çevre kirliliği 
konusunda aldatılıyor. (Burada, hava kirliliğinin aşaği yukarı yarısının ulaşımdan kaynaklandığını 
da belirtmek gerekir.) EPA'nın araç testlerinin değiştirilmesi gerektiği açıktır. 

7) Gözden kaçan bir konu, bu skandalı bir üniversite ile bir STK'nin ortaya çıkarmış 
olduğudur. Kanımca üniversite ve STK'lere şirketlerin her konuda denetlenmesi için daha fazla 
fırsat verilmelidir. Devletin regülatörünü çeşitli baskılarla ikna etmek mümkün olabilir ama 
onlarca üniversite ve STK'yi ikna etmek daha zordur. 
 
8) Volkswagen'in bu rezaletin etkisini azaltmak için neler yapacağı merak konusudur. Eğer 
dışarıdan (devlet tarafından) bir zorlama olmaz ise ciddi bir reorganizasyon olmayabilir ama en 
azından çok kapsamlı bir geri çağırma politikası uygulamak zorunda kalacaklar ve belki de 
milyonlarca araçta bazı değişiklikler yapacaklardır. Bu aslında hızlı inovasyon için bir fırsat 
olabilir. Şirket kendini kurtarmak için tüm kaynakları harekete geçirecek ve emisyon azaltıcı 
araştırmaya öncelik verecektir. Bunun yanında, şirket ciddi bir iletişim kampanyası da 
kurgulayacaktır. Benim beklentim suçu kabullenen ve özür dileyen çarpıcı bir 
kampanyadır. Kanımca Volkswagen skandalı işletme ve mühendislik fakültelerine olduğu kadar 
iletişim fakültelerine de malzeme üretecektir. 2014 “Sürdürülebilir Değer Artırımı” raporunda 
şunları yazan Volkswagen kurumsal iletişim biriminin inandırıcı olmak için çok uğraşması 
gerekecektir: "Biz işimizi sorumlulukla ve tüm değer zincirimizde uzun vadeli bir perspektif ile 
yapıyoruz. Bundan herkes -müşterilerimiz, çalışanlarımız, çevre ve toplum- yararlanacaktır." 
 
9) Bu olaydan çıkarılması gereken bir ders de, topluma karşı işlenen suçların er veya geç gün 
ışığına çıkacağı gerçeğidir. Tüm hırsızlar ve ahlaksızlar günün birinde hesap 
vereceklerdir. Herkesi her zaman aldatmak mümkün değildir. Günün birinde Volkswagen 
yöneticilerinin düştüğü duruma düşmek istemeyenlerin yapması gereken bellidir: 
çalmayacaksın, yalan söylemeyeceksin, aldatmayacaksın. 
 
10) Kişisel bir söylem ile bitireyim: Eğer ciddi bir suçu kabullenme, yaratılan çevre tahribatını 
karşılamaya yönelik hatırı sayılır adımlar, ve benzer suçların tekrarlanmamasını garanti edecek 
bir yeniden yapılanma olmaz ise bundan sonra benim hiçbir Volkswagen ürünü satın almam 
mümkün değildir. Bugünkü şartlar altında benim için bu şirket bitmiştir. Umarım başka 
tüketiciler de benim gibi davranır da ahlaksızlık hak ettiği cezayı bulur. Auf nie mehr 
Wiedersehen, Volkswagen.

Kaynak:
Prof. Dr. Erhan Erkut
http://www.erhanerkut.com/wp-content/uploads/2015/09/Volkswagen.pdf

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

En Popüler Yayınlar

Öne Çıkan Yayın

4. Uluslararası Dijital İşletme, Yönetim ve İktisat Kongresi | 4rd International Congress on Digital Business, Management & Economics | 20-22 Eylül 2024

4. Uluslararası Dijital İşletme, Yönetim ve İktisat Kongresi | 4rd International Congress on Digital Business, Management & Economics | ...


"Başkalarının yoluna taş koyacağımıza, taş üstüne taş koyalım..."