Kaybetmeye Başladığımız Özellik: Tevazu ve Yavuz Sultan Selim Han


Hızla bizi biz yapan değerlerimizden uzaklaşıyoruz. Tevazu da bu değerlerden bir tanesi... Çevremize karşı tepeden bakan, küçümseyen bir yaklaşım içerisindeyiz. En aciz yaratıklar arasında bulunan bizler kendimizi dev aynasında görme eğilimi göstermekten geri duramıyoruz. Halbuki tarihimizdeki birçok değer bize doğru olanın bu olmadığını yaşayarak göstermişti. İlkokul kitaplarında bile yer alan ama unuttuğumuz olaylar arasında yer alıyordu Yavuz Sultan Selim'in bizlere verdiği ders. Yine hatırlamak gerekiyor. Bu defa hiç unutmamalı bizlere asırlar öncesinden verilen dersi...
Bir devlet adamı veya bir insan nasıl ve ne kadar mütevazi olur ecdadımızdan öğrenelim. İşte Yavuz Sultan Selim Han’dan büyük bir ders:
   Mısır seferinden dönen Selim Han, yoğun yağmur altında atları üzerinde ilerlerken aynı zamanda meşhur alimlerin Kemal Paşazade ile sohbet ediyordu. Birden Kemal Paşazade’nin atı ürktü ve ürken atın ayağından sıçrayan çamur, Yavuz’un üstünü baştan başa boyadı.
   Kemal Paşazade çok üzüldü. Rengi attı. Yavuz, O’na dönerek mütebessim bir çehre ile:
   “Ulemanın atının ayağından sıçrayıp bizi boyayan çamur, bizim için şereftir. Mübarektir. Bu çamurlu kaftanı, ben ölünce sandukanın üzerine kapatın.” buyurdu.
   İstanbul’a dönüşte Üsküdar’a gündüz vasıl olmuşlardı. Yavuz, İstanbul halkının, kendisine büyük bir tezahürat yapacağını haber aldığından lalası Hasan Can’a:
   “Hava kararsın, herkes evlerine dönsün, sokaklar boşalsın, ben ondan sonra İstanbul’a gireyim. Fanilerin alkışları, zafer takları ve iltifatları bizi nefsimize mağrur edip yere sermesin.” dedi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

En Popüler Yayınlar

Öne Çıkan Yayın

4. Uluslararası Dijital İşletme, Yönetim ve İktisat Kongresi | 4rd International Congress on Digital Business, Management & Economics | 20-22 Eylül 2024

4. Uluslararası Dijital İşletme, Yönetim ve İktisat Kongresi | 4rd International Congress on Digital Business, Management & Economics | ...


"Başkalarının yoluna taş koyacağımıza, taş üstüne taş koyalım..."