İki Akademisyenin Soykırım Tezleri Üzerine Olan Nefis Mücadelesini Anlatan Bir Film: "Denial"
2016 yapım bir film olan Denial, işlenen konusu ile dikkatleri üzerine çekmeyi başardı. Amerikalı tarihçi Deborah Esther Lipstadt'ın (Rachel Weisz), 2. Dünya Savaşı'nda Yahudi Soykırımı yaşanmadığını savunan İngiliz yazar David Irving'e (Timothy Spall) karşı verdiği hukuk mücadelesi izleyiciyi etkilemeyi başarıyor.
Avrupa'nın göbeğinde meydana gelen elim bir olayın gölgelenmesine karşı bir akademisyenin uğraşları izleyiciyi duygulandırırken, hukukçu ve akademisyen olmanın gerekleri konusunda da iyi bir ders veriliyor. Her yıl düzenli olarak anıları tazeleyen diyaspora, aynı konuya farklı ve ilginç bir biçimde yaklaşarak izleyicinin karşısına yeni bir filmle çıkmayı başardığını gösteriyor.
Filmden izlerken akademisyenliğin önemi bir kere daha akıllarda yer etmeyi başarıyor. Bilimsel veriler ışığında gerçeğin izini sürmenin birçok tarihsel konunun aydınlatılmasındaki rolü gözler önüne seriliyor.
Diyaspora gibi çok konuşulan bir kavramın önem derecesini iliklerine kadar hissettiren bu film sonrasında "Türk Diyasporası, İşlevi, Etkisi ve Geleceği" hakkında birçok soru gündeme geliyor. Sinemayı kullanamamak, dünya gündemini etkileyememek, elimizdeki belgeleri uluslararası camiada istenilen düzeyde kullanamamak, kendimizi yeterince anlatamamak sorunsalı için çözüm arayışlarına neden oluyor.
Denial filminde ortaya konan acıları yaşayan bir ulusun günümüzde Filistin sorunundaki rolü ise ayrı bir düşünceye neden oluyor. "Dünün mağduru bugün nasıl böyle bir acının müsebbibi olabilir?" demeden film nihayete ermiyor. Zulüm, kimden gelirse gelsin zulümdür.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder