Türk Sevk ve İdare Derneği'nin Türk İş İdaresi/İşletmecilik Eğitimi Tarihindeki Önemi


Türk Sevk ve İdare Derneği'nin Türk İş İdaresi/İşletmecilik Eğitimi Tarihindeki Önemi

Sabancı Üniversitesi'nin yönetim ve organizasyon alanındaki saygın akademisyenlerinden Prof. Dr. Behlül Üsdiken, III. İşletmecilik Çalıştayı'nda yapmış olduğu açılış konuşmasında, Türk Sevk ve İdare Derneği’nin dört açıdan incelenmesi gerektiğini ve bu nedenle işletmecilik eğitimi ve tarihi açısından önemli olduğunu ifade etmektedir.  Bu dört nokta şu şekilde sıralanmaktadır[1]:

-Türkiye’nin 1950’li yılların başından 70’lerin başlarına kadar olan yaklaşık 20 yıllık dönem içerisinde daha önceki Fransız ve Alman etkisinden Amerikan etkisine kayışının taşıyıcılarından birisidir. (İşletme İktisadı Enstitüsü, Milli Prodüktivite Merkezi, Robert Koleji, ODTÜ diğer taşıyıcılar olarak belirtilmiştir.) AID destekleri ile kurulmuştur. Siyasi ve iktisadi olarak ABD ile işbirliği geliştirilmesinin neticesinde faaliyetlerine başladığı düşünülmektedir.

-Bu taşıyıcılığı yapan örgütler arasında diğerlerinden farklı olarak, değişik taşıyıcılar değişik kesimlerle temas halinde bulunmuşlardır. İşletmecilik alnının kurumsallaşma sürecinde yaşanan ad belirleme tartışması da yaşanmıştır. İşletme İktisadı Enstitüsü, “İşletme idarecisi” ve  “işletmecilik ihtisası”; Robert Koleji, “iş idaresi”; Orta Doğu Teknik Üniversitesi ise “işletmecilik(management)” şeklinde ifadeler belirlemiştir. Milli Prodüktivite Merkezi tarafından benimsenen ifade ise “sevk ve idare” olmuştur. Bu kavramın askeriyeden alınmış olması büyük bir ihtimal dâhilindedir.

-Türk Sevk ve İdare Derneği, iş dünyasını yöneticilik(işletme) işinin içine girmesine, onların gelişmesine özel sektörün doğrudan müdahale olmasını sağlamak için düşünülmüş aktörlerden bir tanesi olarak görülmektedir. Eğitim kurumu tesis edilmesinden önce iş dünyasından ilgili kesimlerle temas kurmaya çalışılmıştır ancak karşılık bulmamıştır.

Üsdiken, Giuliana Gemelli[2] adındaki iktisat tarihçisinin “Sevk ve İdare Derneği’ni kurmaya kalkmalarının nedeni, İşletme İktisadı Enstitüsü’nün fakültelerin elinde olduğu için kısa sürede fazla teorik ve akademik hale yönelmesidir.” şeklindeki ifadelerine yer vermiştir. Üsdiken, yapmış olduğu alıntıyı tam olarak desteklemese de önemli olduğunu dile getirmiştir.

-Türkiye’de doğal bir terim olarak karşılanan Yönetim Danışmanlığı’nın Türkiye’deki örgütlü ilk örneği, Türk Sevk ve İdare Derneği olmuştur. “Yönetim Danışmanlığı” şeklinde bir ad konulması, bunun ilk defa yapılması, kısa süreci yöneticilik eğitim programlarının yapılması işlemleri Türk Sevk ve İdare Derneği tarafından binlerce ve yüzlerce kişiye sunulmuştur.
Türk Sevk ve İdare Derneği, “profesyonel yönetici” fikrini Türkiye’ye taşımak ve onu yaymak üzere oluşturulan aktörlerden bir tanesi olarak ifade edilmektedir. İşletmecilik fikrinin Türkiye’ye gelmesi ve yaygınlaştırılması açısından oynadığı rol oldukça önemlidir. Bu dernek, özel sektörü değiştirmek için kullanılan araçlardan birisi olarak da değerlendirilmektedir. Profesyonel yöneticiler, emek ve sermaye kesimlerini barıştıracak bir unsur olarak görülmüştür. Bu durum Peter Drucker’in (1954) Yönetim Uygulaması (Practice of Management) isimli eserindeki ifadesi ile “özgür dünyanın kurtarıcıları” şeklinde değerlendirilmiştir. “Özgür dünya” ifadesi emek ile sermaye arasındaki barışmanın sağlandığı bir ortam olarak değerlendirilmiştir.


[1] III. İşletmecilik Tarihi Çalıştayı
[2]Aşağıda Giuliana Gemelli hakkında bilgi verilmektedir.

       Türk Sevk ve İdare Derneği İstanbul Antetli Doküman



DİPNOTLAR


The Ford Foundation and Europe (1950's-1970's):Cross-fertilization of Learning in Social Science and Management

Mémoires d'Europe, Giuliana Gemelli

This book is the first serious effort to view comprehensively what the Ford Foundation thought it should do about Europe over the period 1950-1970. And what it effectively did. It looks both at general trends in that policy and at strategic impetus transmitted by the Foundation to important sectors of intellectual, scientific and economic life. 

It falls into two parts both introduced by long chapters and followed by case studies. The contributors analyze the various and complex effects of «cross-fertilization» of learning on the two sides of the Atlantic and reveal that the Ford Foundation did not operate through transplant but mainly as a translator: it favored the strengthening of selective appropriations of American patterns rather than a process of mechanical imitation. The dominant orientation was the internationalization of scholarship and education rather than simply «Americanization». This allows one to question the limits of concentrating exclusively on the notion of Americanization when the forms of cultural transfer are considered. 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

En Popüler Yayınlar

Son 1 Yılın Popüler Yayınları