Türkiye'nin ilk Eğitim ve Danışmanlık Kuruluşu: "Sevk ve İdare Derneği"


Türkiye'nin ilk Eğitim ve Danışmanlık Kuruluşu:
 Sevk ve İdare Derneği 


1962 yılında Türkiye'nin gerçek anlamdaki ilk eğitim ve danışmanlık şirketi olan Türk Sevk ve İdare Derneği kurularak bugünün modern yönetim sürecinin temelleri atıldı. 

Toplumsal gelişimin yolu, dün de bugün de eğitimden geçiyor.

Her birimiz yaşadığımız topluma birikimlerimiz ve gücümüz oranında katkılarda bulunuruz. Ürettiğimiz her ne ise biz oyuzdur. Bazen seçimlerimiz doğrudur, bazen de vazgeçtiklerimiz. Bu söyleşi eğitim yolunu seçenlerden birisiyle, Işık Üniversitesi danışmanı Ferdin Hoyi ile yapıldı. Yaklaşık 3-4 yıl önce, her birisi kendi alanında başarılı özellikle de yönetim bilimine gönül vermiş genç adamlar Türkiye'nin gelişmişliğinin doğru yönetilen organizasyonların ticari başarısında olduğunu görmüşlerdi. Karşılarına çıkan her türlü engeli aşmada bu inanmışlıkları hep onlara yol gösterdi. 1962 yılında Türkiye'nin gerçek anlamdaki ilk eğitim ve danışmanlık şirketi olan Türk Sevk ve İdare Derneği kurularak bugünün modern yönetim sürecinin temelleri atıldı. Günümüzün birçok değerli yöneticisinin ilk eğitim odağı olan bu dernekte görev alan eğitimci ve danışmanlar, birikimlerini bugün hala farklı kuruluşlarda değerlendirmekte. Uzun yıllar, Koç Topluluğu'nda o günün deyimiyle personel, bugünün anlayışıyla İnsan Kaynakları Yöneticiliği yapmış, dün misyonunu Koç Üniversitesi'nin kuruluşunda devam ettirmiş bugün ise Işık Üniversitesi'nde inandığı ve seçtiği bilgi yolundan vazgeçmeden sürdüren Ferdin Hoyi ile Türk Sevk ve İdare Derneği üzerine söyleştik. 

*Türkiye'de yönetici eğitimlerinde önder olan Türk Sevk ve İdare Derneği'nin kurulma nedeni, amaç ve vizyonu ile ilgili bilgi verebilir misiniz? 

Türkiye'de Yönetici eğitiminin evrelerine baktığımızda batılı anlamda ilk eğitim ve danışma hizmeti veren kuruluş Türk Sevk ve İdare Derneği olmuştur. 1962 yılında kurulan Türk Sevk ve İdare Derneği'nin vizyonu Türkiye'de bilimsel yönetimi lanse etmek, geliştirmek ve ülkenin kalkınmasında yönetimin en önemli faktörlerinden biri olduğunu vurgulamaktı. Dernek bu konudaki misyonunu 1960-1980 yılları arasında binlerce kişiyi eğiterek, Arçelik, Eczacıbaşı, Türk Şişe Cam fabrikaları ve İş Bankası gibi Türkiye'nin ileri gelen sanayi ve hizmet kuruluşlarına danışmanlık yaparak gerçekleştirmiştir. Çalışanların gelişmesini ve kuruluşların daha sağlıklı örgüt yapısına kavuşması  ve kurumsallaşmasına katkıda bulunan Türk Sevk ve İdare Derneği, bu konuda bilimsel ve ciddi, tutarlı ve düzenli çalışması ile kendisinden sonra gelen ve aynı konuda çalışan kuruluşlara örnek olmuştur. Bu kuruluşta çalışan uzmanların hepsi çok iyi yüksek öğrenim görmüş, konularında yurtdışında Amerika ve İngiltere gibi ülkelerde özel eğitimcilik ve danışmanlık eğitimi almış ve iş hayatında da belli deneyimi olan kişilerden seçilmiştir. Bu çok nitelikli ve  ekip çalışmasına başarılı değerli eğitim uzmanı ve danışman meslektaşlarım Türk Sanayi ve Hizmet sektörüne yaptıkları başarılı etkin hizmetle çok büyük katkıda bulunmuş ve Türkiye'de çağdaş yönetim kavramının gelişmesinde ve yerleşmesinde öncü olmuşlardır. Türk Sevk ve İdare Derneği, 1981 yılında faaliyetlerini tatil ettikten sonra da Türkiye'nin muhtelif sanayi kuruluşlarında tepe yöneticisi olarak başarı ile görev yapan bu değerli eğitim uzmanı ve yönetim danışmanları Türk Sevk ve İdare Derneği'nin misyonuna bu yolla da katkıda bulundular. 


Türk Sevk ve İdare Derneği, o dönemde Türkiye'de olmayan en ileri görsel-işitsel eğitim araç ve gereçlerinin kullanılmasında liderlik yapmıştır. 

Eğitimlerinde vaka ve grup çalışmaları, rol oynama ve simülasyon gibi eğitim tekniklerini devamlı uygulayarak bu konularda da yine önder olmuştur. Ayrıca, Türkiye'de ilk yönetim ve yönetici dergisi olan Sevk ve İdare Dergisi de bu dönemde yayın hayatına başlamıştır. İçindeki pek çok yazı, yöneticilere bugün bile ışık tutacak mahiyettedir. Türk Sevk ve İdare Derneği, yaptığı eğitim ve danışmanlık hizmetleri ile kamu sektörüne de yararlı olmuştur. 

Ben, Türk Sevk ve İdare Derneği'nin o eşsiz A takımının bugün bile Türk sanayii ve hizmet sektörüne katkısı olacağına inandığım için bu arkadaşlarımın bilgi ve deneyimlerini seminer, sempozyum ve panel gibi etkinlikler ve makale, kitap ve köşe yazısı gibi yazılı yöntemlerle bugünün genç yöneticilerine aktarmak üzere bir araya gelmelerini öneriyor Türk Sevk ve İdare Derneği'nin 16-17 sene gibi bir sürede Türkiye'de yaptıklarını gelin genç yöneticilerle paylaşalım diyorum. Bu suale verdiğim cevabı noktalamadan, Derneğe emeği geçen ve beraber çalışmaktan çok büyük gurur duyduğum eğitici ve danışman arkadaşlarıma çok teşekkür eder, bugün aramızda olmayan Faiz Poroy, Sadi Gencer gibi değerli yönetici, uzman ve danışman arkadaşlarımızı da rahmetle anarım. 

*İnsan Kaynakları konusunu niçin seçtiniz?

1975 yılında dernekten ayrıldıktan ve yönetim alanlarında aktif olarak çalışmaya karar verdikten sonra insanın yönetimde en önemli unsur olduğu ve etkin yönetilmediği zaman işletmelerde büyük boyutlarda sorunlara neden olacağına inandığım için İnsan Kaynakları konusunda çalışmayı uygun gördüm. İnsan Kaynakları yöneticisi, insan sevgisi, sempati, tolerans ve özveri gibi niteliklere sahip olmalı ve her şeyden önce insana güvenmelidir. Personel yönetimi, bugünkü adıyla İnsan Kaynakları, Türkiye'de önceleri sendikal ilişkiler ve işyerine giren, çıkan elemanın kaydı ve bordro hazırlanması olarak kabul edilmiş ve İnsan Kaynakları yöneticilerine uzun yıllar en düşük düzeyden maaş verilmiş, buna karşın şirketin sendikal olaylardaki fedaisi ve kalkanı olmaları istenmiştir. O dönemin İnsan Kaynakları yöneticisinin özellikleri sert, aşırı otoriter ve taviz vermez olması makbul sayılmıştır. Ancak yıllar sonra Batılı ülkelerin insana verdiği değerin önemi anlaşılıp alınan olumlu neticeler görülünce Kalite Çemberleri gibi insanı ön plana çıkaran eğitim teknikleri ve personel -mesi gibi yüzeysel gayretlerle insana değer verme çabaları başlamıştır. Mühim olan uygulama olduğuna göre, insana değer vermek de sözle değil ona bunu kanıtlamakla olur. 

İnsan Kaynakları konusunu seçmemin nedeni insanın saygı duyulacak değerli bir varlık olmasındandır. Son yıllarda birçok şirkette uygulanan küçülmenin (downsizing) plansız programsız ve telaşla çabuk yapılması, çalışanların motivasyonunu, sadakat duygusunu,altüst etmiş ve morallerini bozmuş bundan ötürü de beklenen kar ve üretim artışlarına ulaşılamamıştır. İşletmeyi bir kar  makinası olarak görmek yerine şahsen bireylerin uzun vadede yaşaması için gayret gösterdiği bir aile olarak kabul etmek gerekir. Buna uygun olarak insanların onuruna ve kişiliğine saygı göstermek ve onları yapıcı olarak eleştirerek gelişmelerini sağlamak gerekir. 

*Çalışanların eğitimi ve insana verilen değer hakkında ne düşünüyorsunuz?
"En değerli varlığımız insandır" gibi sloganlara rağmen çalışan insana bugün yeteri kadar değer verilmediği ve geliştirilmediği kanısındayım. Modern yönetim teknikleri ile ilgili yapılan tüm eğitimlere rağmen uygulamada aynı duyarlılığın gösterilmemesi nedeniyle istenilen amaca ulaşılmamaktadır. Verilen eğitimin yöneticisi ve çalışanın ihtiyacına uygun olmaması son yıllarda ortaya çıkan "bir kasa bir masa" tarzı eğitim veren kuruluşların yaptıkları kalitesi düşük eğitimlere ilaveten şirketlerin eğitimlerden tüm sorunlarını çözecek sihirli formül beklemeleri gibi nedenler hem eğitim kavramını zedelemekte hem de katılanların ve eğitim elemanı yollayan şirketlerin bu kavrama olan güvenini sarsmaktadır. 

Yapılması gereken eğitimi bir masraf unsuru olarak görmek değil de, uzun vadeli bir yatırım olarak görmek, eğitim bölümlerine iyi ücret ödeyerek ve statü sağlayarak kaliteli elemanları istihdam etmek, sistematik yönetici geliştirme programı uygulamak, gerçekçi ve ciddi bir insan gücü planlaması ve performans değerlendirmesi yaparak eğitim ihtiyacını saptamak ve dış ülkelere pencere açarak, orada insanları geliştiren ve işyerine ve topluma faydalı kılan yöntemleri benimseyerek ülkenin koşullarına adapte etmektir. 

*Üniversitede neden görev aldınız?

Türk Sevk ve İdare Derneği'nde 9, sanayide 18 yıl süren hizmetim sırasında Boğaziçi ve Marmara Üniversiteleri'nde ders verdiğim gibi Yönetici Eğitimi ile ilgili panel, sempozyum gibi toplantılara katılarak bu sahada da çalışmalarımı sürdürdüm. Tüm bu deneyimlerimi "Genç Yönetici" adayları ve yöneticilerle paylaşmanın en iyi ortamı olan üniversiteyi bunun için tercih ettim. Üniversite, çok değerli öğretim üyeleri ile uygulama deneyimimi paylaşabileceğim, buna karşın onların teorik bilgilerinden yararlanabileceğim ortamı oluşturmaktadır. Üniversitedeki görevlerin her biri, ister idari, akademik veya danışmanlık olsun, teorinin uygulamayla meczedilmesi açısından çok önemli fonksiyon görmektedir. Ayrıca Işık Üniversitesi'nde gelecek yıl vermeyi planladığım İnsan Kaynakları Yönetimi dersinde ve yöneticiler için yapılacak eğitimlerde geçmiş bilgi, beceri ve deneyimimi kullanma olanağı bulacağıma inandığım için ve ayrıca Türk Sevk ve İdare Derneği'nin vizyonu ve misyonunun devamına katkıda bulunabileceğim için çok mutluyum. 


Ferdin Hoyi Kimdir?
Eğitimini Robert Kolej, Virginia University(MBA), Harvard Business School,I.T.P. Fransa'da tamamladı. Chrysler, Koç Holding, Türk Demir Döküm, Migros firmalarında insan kaynakları  konusunda üst düzey yöneticilik yaptı. Türk Sevk ve İdare Derneği'nde yönetim danışmanı ve eğitmen olarak çalıştı. Marmara Üniversitesi ve Boğaziçi Üniversitesi'nde öğretim görevlisi olarak görev aldı. 

Kaynak:
Türkiye'nin ilk Eğitim ve Danışmanlık Kuruluşu: "Sevk ve İdare Derneği"Milliyet, 22.03.1998
Metni aktaran: Muhammet Negiz, mnergiz.blogspot.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

En Popüler Yayınlar

Son 1 Yılın Popüler Yayınları