TAHRİF VE TASHİH: 13. Yüzyıl Anadolu Türk-İslâm Düşüncesi Üzerine İncelemeler
“Akıl ve istidlâl sahibi, kendi fikrinin bir ürünü olarak ‘işte bu görüş gerçektir, doğrudur’ diye bir sonuca ulaşabilir. O görüş kendi zihninin, kendi aklının bir çıkarımı, kendi fikrinin bir ürünü olduğu için, ona yönelik sevgisi güçlenir. Bazen bu sevgi o kadar güçlenir ki, o görüşün doğruluğu veya yanlışlığı üzerinde düşünmesine engel olur. Hatta bu sevgi o dereceye ulaşır ki, o durumun yanlışlığını gösteren bir delil duyduğunda onu anlamaz, o delilin niteliğine vakıf olmaz, üzerinde durmaz. Aynen ‘Bir şeyi sevmen (seni) kör ve sağır eder’ denildiği gibi…”
Fahreddin el-Razi
Tarihi kaynaklara, yazma halde bulunan eserlere ulaşarak, birincil kaynaklardan araştırma yapmak birçok bilim dalında, özellikle de o bilim dallarının tarihleri bağlamında kaçınılmazdır. İslam kültür ve yazınıyla bir şekilde ilgili bulunan bütün dallarda ve tabi ki tasavvuf ve tarihi alanında bu zorunluluk kendisini daha çok hissettirir. Bu kaynaklar üzerindeki araştırmalar sayesinde ortaya çıkarılan bulgular, belgeler ve sonuçlar, tekrar tekrar değerlendirilmeyi gerektirebilir. Böylece ilgili bilim dalı hem gelişir, hem bilgilerini günceller, hem de yeni bilgilere ulaşmanın eşliğinde eksiklerini giderme, varsa yanlışlarını düzeltme fırsatı yakalar.
Genelde İslâm tarihi, özelde Selçuklu ve tasavvuf tarihi içerisinde hiç de azımsanmayacak roller üstlenmiş olan Mevlânâ, Sadruddîn el-Konevî, Ahi Evran gibi şahsiyetler hakkında yapılan araştırmalar özellikle Türkiye'mizde her zaman rağbet görmüş ve birçoğu takdirle karşılanmıştır. Bu kabilden olmak üzere Anadolu Selçukluları dönemi ve hassaten Ahi Evran ve Ahilik hakkında yaptığı araştırmalarıyla tanınan Mikâil Bayram, neredeyse ömrünün yarım asırlık bir kısmını bu uğurda sarf etmesi göz önünde tutulduğunda aynı takdire muhatap olmaktan uzak değildir.
Bu takdirle birlikte, Tarih biliminin yöntemlerini de pratiğini de bilen ve anlatan Bayram’ın, bazı çalışmalarında bunların gereğini yerine getirmediği görülmektedir. Ahi Evran ve Ahilik araştırmalarıyla ilgili eserlerinde daha çok fark edilen bu durum, onun birincil kaynaklar üzerinden kasıtlı veya kasıtsız yaptığı bazı çıkarımların tespiti sonucunda somut örneklere kavuşmaktadır.
Her şeyden önce bir tarihçinin, tarihten günümüze ulaşan yazılı kaynaklara, belgelere dayanarak belirli bir dönemin çeşitli yönlerden aydınlatılması bağlamında gösterdiği çabaların, dayandığı kaynakları yanlış okuma ve değerlendirmesi sonucunda tarihi hatalara ve ne yazık ki, tahrif ve iftiralara dönüşmesi üzüntü vericidir. Daha üzüntü verici olanı ise, alanla ilgili bilim insanlarının bu hataların düzeltilmesi, bu tahriflerin belirlenip açıklanması yönünde, aynı kaynaklara inerek çalışma yapmamaları ve adeta sessiz kalmalarıdır.
Bunların da ötesinde, günümüzde Bayram’ın Ahi Evran ve Ahilik ile ilgili ortaya attığı tezler, ulaştığı sonuçlar, bu konularla ilgili söz söylemek durumunda olan hemen her alanda birçok kişi tarafından aynen iktibas edilmekte, referans gösterilmekte ve ispatlanmış kesin bilgiler olarak görülmektedir. Ahi Evran’ın hayatı ve eserleri söz konusu edildiğinde Bayram’ın bilim camiasına ve topluma sunduğu veriler neredeyse tereddütsüz şekilde tekrarlanmaktadır. Onun bu konuları işlerken doğrudan veya dolaylı olarak Şems-i Tebrîzî, Mevlânâ, Konevî gibi sûfîlerin yaşadığı Anadolu Selçukluları döneminin tasavvuf tarihini yakından ilgilendiren bazı konularında dile getirdiği birtakım söylemler hakkında da aynı husus geçerlidir.
Bu çalışmada Anadolu Selçukluları son döneminin daha aydınlatılması, o dönemde yaşadığı iddia edilen Ahi Evran ve eserleri hakkında yeni bilgilerin keşfedilmesi adına yapılan yanlışların ve tahriflerin tashih edilmesi, yanlı ve yanıltmaya yönelik bilgilendirmelerin, atılan iftiraların cevabı mahiyetinde Bayram’ın büyük çoğunluğu yazma eserlere dayanan kırk yıllık çalışmasının ürünlerini, çoğu kez yazma eserlere tekrar müracaat ederek irdelemeye çalıştık. Bayram’ın ulaştığı sonuçlarla aynı malzemeden bizim ulaştığımız sonuçlar arasında hayret verici farklılıklar olduğunu görünce, konuya ilgi duyanlarla bunları paylaşmak istedik.
Daha önceki bir çalışmamızda (Ahi Evran Kitap Yazdı Mı?, Adana 2011) yer almayan ve son yıllarda internet üzerinden erişime açılan yurtiçi, yurtdışı yazma eser kütüphanelerinden istifadeyle elde edilen çok sayıda belge ve bilgilerle bu çalışmamızda işlenen konuların daha detaylı ve doyurucu mahiyet kazandığını düşünüyoruz.
Baştan şunu hatırlatalım: İlgili konularda Bayram’ın çalışmalarını incelerken, yapılan bazı atıfların karşılığını bulamadık. Karşılığını bulduklarımız da çoğu kez yanlış, yanlı ve kasıtlı okumaların kurbanı olmuştu. Bir kısım atıflarda sadece tek taraflı kaynaklar kullanılmıştı. Alıntı ve çevirilerde de durum pek faklı değildi. Yazılı kaynaklara, özellikle de yazma eserlere ve belgelere dayalı çalışmalarda yapılan atıf ve alıntıların tekrar tekrar gözden geçirilmesi gerektiğini Bayram’ın çalışmalarını incelerken daha iyi anladık.
Bayram’ın yaptığı gibi sadece atıf ve çeviri alıntı yapmakla yetinip, ilgilenenler ilgili kaynağa, Türkçe, Arapça veya Farsça matbu ve yazma eserlere baksınlar demedik. Okurların kontrol edebilmesi ve karşılaştırma yapabilmesi amacıyla eserlerin ilgili metinlerini ya görselleriyle ya da yazıya dökerek çalışmamızda sunduk, sunma ihtiyacını hissettik. Bu metinlerin, metin parçalarının sadece bir kısmını önemine binaen dilimize çevirileriyle aktardık. Hepsini çevirileri eşliğinde sunmaya kalksaydık zaten hacimli olan eserimizin hacmi daha da artacaktı. Esasen hitap ettiğimiz okur kesimin ilk halkasını, Arapça ve Farsça metinleri okuyabilen akademik kesim olarak, ikinci halkasını bu iki dilden birini bilip diğerini hiç olmazsa bir bilene sorup anlayabilen veya sözlük yardımıyla çözebilen, bu sayede kontrol ve karşılaştırma yapabilen kesim olarak düşündüğümüzü belirtmeliyiz.
Bayram’ın eserlerinden yaptığımız çok sayıdaki alıntıyı italik karakterde, varsa dipnotlarını alıntı metinde parantez içerisinde, imlâ ve dizgi hatalarına varıncaya dek olduğu gibi yansıttık. Dolayısıyla bu çalışmada bol miktarda görsel, alıntı ve bunlar üzerine değerlendirmeler mevcuttur. Bu yönüyle kimilerinin hiç sıkılmadan ve zevkle okuyacağı bir çalışma değilken, Arapça ve Farsça bilen, İslâm kültür literatürünü tanıyan, yazma eserlere ilgi duyan, İslâm tarihi, İslâm felsefesi, kelâm, tasavvuf gibi alanlara âşina ve özellikle çalışmamızda ele alınan konulara meraklı olanların hem zevkle hem esefle okuyacakları bir eserdir.
Amacımız yaklaşık yarım asırdır devam eden bazı bilgi yanlışlıklarını ve yanılgıları gidermek, tahrif ve iftiraların nasıl ortaya atıldığını, doğrusunun ne olduğunu belgeler eşliğinde, ilgilenenlere göstermektir. Ümit ederiz ki, bu çalışmada tashih edilmeye çalışılan görüş ve sonuçlar, bunların sahibi tarafından da tashih edilir.
Hayri Kaplan
Ankara 2020
Ankara Kalem Neşriyat
PDF olarak indirmek için linke tıklayınız: Tahrif Tashih
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder