DUYGUSAL ZEKA & Emotional Quotient




Günümüzde bireylerin hem iş hem de özel hayatlarında, çevrelerindeki kişiler ile kurdukları ilişkilerde, duygusal zeka(EQ)’ya sahip olmalarının ve bunu etkili bir şekilde kullanabilmelerinin önemi daha çok vurgulanmaktadır. Duygusal zekası yüksek olan bireyler, kendilerini tanıyan ve ihtiyaçlarını bilen, güçlü ve zayıf yanlarının farkında olan, duygularını kontrol etmeyi başarabilen ve etkili ilişkiler kurabilen kişilerdir. Duygusal zekası yüksek olan bireyler çalışma yaşamında duygusal zekası düşük olanlara göre daha başarılıdırlar. Günümüz kurumları için de artık çalışanlarının yalnızca IQ (Intelligence Quotient-zeka katsayısı) düzeylerinin yüksek olması yeterli olmamakta, başarının sağlanmasında çalışanların belirli bir düzeyde duygusal zekaya da sahip olmaları gerekmektedir. Müşterilerin yaşam biçimleri, zevkleri, istekleri sürekli değişmekte ve onların beklentilerini karşılayabilecek beceriye sahip yani duygusal zekası yüksek çalışanların varlığına ihtiyaç duyulmaktadır. 

 Duygusal zekâ veya yaygın İngilizce ifade edilişiyle EQ (Emotional Quotient), bir insanın kendisine veya başkalarına ait duyguları anlama, sezinleme, yönetme ve yönlendirme yetisi, kapasitesi ve becerisinin ölçümünü tanımlamaktadır. Göreceli olarak yeni bir kavram olan duygusal zekâ'nın tanımlanışı sürekli değişmekte ve güncellenmektedir. Bazıpsikologlarduygusal zekâ ve duygusal bilgi olmak üzere iki ayrı terimin kullanılmasını tercih etmektedirler.

“Duygusal Zekâ” kitabinin yazarı Daniel Goleman’a göre duyguları ilk öğrendiğimiz yer aile ortamı. İçinde büyüdüğümüz aile, ebeveynlerimizin yaptıkları bizlere kendimiz hakkında nasıl hissetmemiz gerektiğini, hislerimizi nasıl yorumlayacağımızı, nasıl davranacağımızı, korkularımızı ya da umutlarımızı nasıl ifade edeceğimizi öğretiyor. Bu süreçte önemli olan ebeveynlerin çocuklara neler söylediği ya da nasıl davrandığından ziyade, kendi aralarında, duygusal sıkıntılar yaşandığında, eşler arasındaki ilişkilerinde kendi duygularıyla nasıl başa çıktıkları…
İyi bir binicinin atını anlayabilmesi için önce kendisini anlaması ve yönetmesi gerektiği gibi, insan ilişkilerinde de, bir bireyin karşısındakini anlayabilmesi ve iyi ilişkiler kurabilmesi için önce kendisini anlaması ve yönetmesi gerekmektedir. Bu bağlamda ata binmek ve duygusal zekayı kullanmak şöyle ilişkilendirilebilecektir(Kaynak Dergisi, 2002: 1-2) (Yönetim ve ekonomi dergisi'inden iktibas edilmiştir):

İ.Ö. 3500 yıllarında Ukrayna bozkırlarında evcilleştirildiği sanılan at, tarih boyunca insanoğlunun güvenilir bir yaşam desteği olmuştur. Bugün ekonomik işlevini yitirmiş olsa bile, bu binlerce yıllık ilişkiden vazgeçilmiş değildir. Güçlü olduğu kadar duyarlı ve hatta ürkek bir yapısı olan atla, uyumlu bir ilişki kurmak birey için bir sınavdır. Dışarıdan bakıldığında, üstün bir fiziğe sahip bu hayvana hükmeden bireyin gücüne hayranlık duyulacak ve inceliklerini araştırınca mükemmel uyumun ardında duygusal zeka yetkinliklerinin izlerine rastlanılacaktır. Usta bir binici olmanın ilk koşulu, binicinin kendisini iyi tanıması ve yönetmesi; işin sırrı ise duygularını, davranışlarını anlayabilmesi ve denetleyebilmesidir. Binicinin, atı yönlendirmeye kalkışmadan önce, bu ilişkiye içtenlikle ve ciddiyetle hazırlanması gerekmektedir.
 (Yönetim ve ekonomi dergisi'inden iktibas edilmiştir)


At üzerinde binicinin duruşu, ağırlık noktasını atının ağırlık noktasına odaklayabilmesi, atın ağzını denetleyen ellerini ve yanları denetleyen bacaklarını uygun biçimde kullanması, engel atlarken zamanında kalkıp oturması, atla iletişimi sağlayan beden dilinin kullanılmasıdır. Bu ifadelerin özgüvenle ve kararlı bir biçimde uygulanması, atın da aynı güven ve kararlılıkla hareket etmesini sağlamaktadır. Bilindiği üzere beden dili jest ve mimikler, göz teması, beden duruşu gibi ögelerle duygu ve düşüncelerin daha gerçek ve etkin olarak yansıtılmasıdır. (Baltaş ve Baltaş, 2001, 12-13). Beden dili duyguları yansıttığına göre, başkalarının duygularına duyarlı olmanın yolu da beden dilini anlayabilmekten geçmektedir(Baltaş ve Baltaş, 2001: 1). 
 (Yönetim ve ekonomi dergisi'inden iktibas edilmiştir)


Binici attan istediklerini net ve açık seçik biçimde iletebilmelidir. Atın daha önce aldığı eğitim ve alışkanlıkları doğrultusunda öğrenmiş olduğu bir dil varsa, o dili anlamalı ve konuşmalıdır. Binicinin en değerli iletişim aracı beden dilidir; beden dili doğru ve yerinde kullanıldığı sürece, kamçı, mahmuz gibi araçlara gerek kalmayacaktır. Binicinin davranışları atın davranışlarında karşılığını bulacaktır. Çekişmeye girmeden, zorlanmadan, bir başka deyişle uzlaşarak, atın ihtiyaçlarını göz önüne alarak hedefin ortak olmasına dikkat etmek gerekmektedir. En önemlisi de güven yaratmaktır. Çünkü at bütün fiziksel gücüne rağmen çekingen ve kaygı düzeyi yüksek bir hayvandır. Binici, kendisine güvendikçe ve bu güveni atına yansıttıkça, at da kendisini, binicisinin ritmine ve komutlarına uyarlamakta zorluk çekmeyecektir. İnanılmaz duyarlılığı ve içgüdüleriyle, at binicinin ne kadar kararlı, istekli ve kendine güvenen biri olduğunu anlayacak ve aksi bir tutum sezerse, sahip olduğu gücü kullanarak binicinin hayatını zorlaştıracaktır. 
 (Yönetim ve ekonomi dergisi'inden iktibas edilmiştir)


Atla empati kurmak, atın neden böyle davrandığını anlamak ve belki de yeniden güven tazelemek en uygun tutum olacaktır. Binici kendisini, bedenini ve beklentilerini izliyor ve yönetebiliyorsa, atını anlaması ve yönetmesi de doğal bir akış içinde, zorlamadan ve zorlanmadan gerçekleşecektir. Binicilikte yaşanan her şey binicinin sorumluluğundadır. Tıpkı insan ilişkilerinde olduğu gibi, atı (insan ilişkilerini) anlaması için binicinin önce kendisini anlaması, atı yönetmesi ve denetlemesi için ise kendisini yönetmesi ve denetlemesi gerekmektedir(Kaynak Dergisi, 2002: 1-2). Yani duygusal zeka, bireylerin çevrelerindeki kişiler ile etkin ilişkiler kurabilmeleri ve onların duygularını anlayabilmeleri için öncelikle kendi duygularının farkında olmaları gerekliliğini ortaya koymaktadır.
 (Yönetim ve ekonomi dergisi'inden iktibas edilmiştir)
Duygusal Zekanın Yüksek Olması Neyi Sağlar? 

·         Duygusal zekası yüksek çocuklar fiziksel olarak daha sağlıklı olurlar
·         Duygusal zeka yükseldikçe akademik başarı artar
·         Duygusal zekası yüksek çocuklar arkadaşlarıyla daha iyi anlaşırlar, davranış problemleri azalır ve şiddete daha az eğilimli olurlar
·         Duygusal zekanın yüksek olması, çocukların psikolojik açıdan daha sağlıklı olmasını sağlar
·         Duygusal zekası yüksek çocuklar, aile içi kavgalardan ya da boşanmanın yıkıcı etkilerinden korunurlar
·         Duygusal zekası yüksek çocuklar, ebeveynleri ile daha yakın ilişkiler kurar; ebeveynlerine daha saygılı ve samimi davranırlar
·         Duygusal zekası yüksek çocuklar problem çözmede daha başarılı, stres yaratan yaşam olayları karşısında daha dayanıklıdır
·         Duygusal zekası yüksek çocuklar riskli davranış ve alışkanlıklardan uzak dururlar
·         Duygusal zekası yüksek çocukların ailelerine ve onların değerlerine gösterdikleri uyum çok yüksek, disipline ilişkin sorunlar yaşama olasılıkları çok düşüktür
·         Duygusal zekası yüksek çocuklar daha mutlu olan, olumlu duyguları yoğun deneyimleyen çocuklardır

KAYNAKLAR

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

En Popüler Yayınlar

Öne Çıkan Yayın

4. Uluslararası Dijital İşletme, Yönetim ve İktisat Kongresi | 4rd International Congress on Digital Business, Management & Economics | 20-22 Eylül 2024

4. Uluslararası Dijital İşletme, Yönetim ve İktisat Kongresi | 4rd International Congress on Digital Business, Management & Economics | ...


"Başkalarının yoluna taş koyacağımıza, taş üstüne taş koyalım..."