Prof. Dr. Durmuş Hocaoğlu'dan bir entelijansiya kritiği




Durmuş Hocaoğlu, 'Düşük Şiddetli Devrim: Bir Entelijansiya Kritiği' kitabı ile 2000'li yıllardan hem önemli analizler hem de gelecek için ehemmiyetli öngörüleri bir ilim adamı hassasiyeti ve entelektüel haysiyeti çerçevesinde sunuyor. 

Bir adam düşünün; 45-50 kilo civarında, yüzünün kemiklerini ve parmaklarının eklemlerini rahatlıkla seçebileceğiniz... Gür bir sesle konuşur ve kendisini her kültür, her branştan ve her görüşten insana dinletir. Mülahaza, münazara ve yer yer de münakaşadan çekinmez. Günde bir iki saat ya uyur ya da uyumaz. Bir anda manyetik alan teorilerinden emsal verir ve bunu kozmoloji ile bağdaştırarak "sosyal" bir alandan misaller sunar. (Buna "fizikalizm" diyecekler ve itiraz edeceklere pamuklara sarılmış bir ilim anlayışı ile mutluluklar diler, Hoca'nın Laisizm'den Milli Sekülerizm'e kitabının önsözünü okumalarını tavsiye ederiz.)

Olayın ciddiyetine göre anlattıklarına zaman zaman sinirlenir. Sayısal, sözel gibi yalnızca üniversite imtihanlarına girişte var olan, lakin bilimsel hayatımıza müteessif bir şekilde tesir eden ucube ayrımlara takılmayan bilim adamlarına rast gelmek, her üniversite öğrencisi için eşine az rastlanır bir haslet olsa gerek. Alanı dışında zevkler ve meraklar ile öğrencisini aydınlatır ve muhakkak etki eder.

Ne var ki gün geldi. Azrail isimli melek görevini ifa etti ve Durmuş Hocaoğlu'nun takipçisi olan benim gibi birçok kimse fikren öksüz ve zihnen yetim kaldı. Rahmetli Hoca'nın ağır düşüncelerin yükü altında gitgide zayıflayan vücudu, yazılı gün geldiğinde, cismi âlemden ayrıldı. Kaybının üzerinden 5 sene geçti. Kendine has mühendis özellikleri ile felsefenin içinden bakışlarının damakta bıraktığı tat ve zihinde oluşturduğu farklı perspektifler açısından kendine köşe edinmiş birçok yazarın çok daha ötesinde olduğunu köşe sahiplerinin ağzından da işitiyorduk.

Rahmetli Hoca, bilgisayar yazılımcılarının tabiri ile "open source" (Türkçesi “açık kaynak”) bir entelektüelimiz olduğu için, kendisini özleyen yahut kendisinin metodolojisini merak edenler için hâlâ aktif olan sitesinden ve kitaplarından istifade etmek mümkün.*

Bir entelijansiya kritiği

Hocaoğlu'nu tanımak istediğinizde ilk olarak, mükemmeliyetçi olan kişiliğinin bir neticesinde, yazın hayatı ile kıyaslandığında az sayıda olan kitabı göze çarpar. Maalesef bu kitapların yeniden baskısının yapılmıyor oluşu nedeniyle konu ile ilgilenen gerek akademik çevreler ve gerekse meraklı okuyucular için sahafların yolunu tutmaktan başka çare kalmamıştı ki kendisinin hayatı döneminde senelerce "talebelerine" (Rahmetli Hoca, "öğrenci" kelimesini cıvık bulur, talebe kelimesini kullanmayı tercih ederdi. O'na göre ilim sadece "taliplisi"ne öğretilir.) hitap ettiği Kültür Ocağı Vakfı (KOCAV), birer birer onun kitaplarını yeniden okuyucularının dikkatine sunmaya başladı. İlk olarak kısa ifadesi ile Hoca'nın Laisizm'den Milli Sekülerizm'e kitabını, “Düşük Şiddetli Devrim: Bir Entelijansiya Kritiği" kitabı takip etti ki şimdiye kadar girizgahını sunmuş olduğumuz yazımızın ana konusu budur.

Hoca'yı şahsen hayatının son iki - üç senesinde tanıma fırsatı bulan, hiçbir zaman resmi olmasa da gayrı-resmi bir talebesi olarak kitabın üslubu ve konuları ele alış biçimi açısından daha şeddeli olarak ilk zihnimde bıraktığı intiba şu: Durmuş Hocaoğlu, bir entelektüel, bir münevver ve bir düşünce adamı olarak 90'lı yılların sonu-2000'lerin başında, son yıllarından daha iyimser idi ve kendini karamsarlığa iten hususlar açısından ümitvar düşünceler ile kendini ifade etti.

Geçmişin hatalarından ders çıkarıp bir gelecek tasavvuruna girişmek

Kitabı özetlemekten imtina ederim; yine de bam teline dokunmamak, Hoca'nın koca bir medeniyetin ağırlığını omuzlarına alan yazın üslubuna ters düşecektir. Naçizane kitabı bir senfoni olarak tahayyül edecek olsam, sol anahtarlarından birini zannediyorum ki ''Geçmişin hatalarından ders çıkarıp bir gelecek tasavvuruna girişmek'' diye isimlendirirdim: Türk siyasi yaşamının çokça kullandığı ve etrafında laf çevirdiği klişeleştirilmiş, belki de kemikleşmiş bir husus. Fakat ideolojiler ya da siyasi etkiler neticesinde neredeyse kastlaşmaya doğru evrilen bir manzara içinde Durmuş Hocaoğlu, "Düşük Şiddetli Devrim: Bir Entelijansiya Kritiği" kitabı ile 2000'li yıllardan hem önemli analizler hem de gelecek için ehemmiyetli öngörüleri bir ilim adamı hassasiyeti ve entelektüel haysiyeti çerçevesinde sunuyor.

İlim adamı hassasiyeti ve entelektüel haysiyeti özellikle ideolojik illüzyon ve siyasî çıkarların çatışma alanı altında yağma edildi, talana uğradı. İfrat ile tefrit arasında bir o yana bir bu yana savrulurken insanlarımız, geçmişi ile benliği arasında kimi vakit kin, kimi vakit ütopyalar besler vaziyette. Durmuş Hocaoğlu ilgi alanlarından sadece biri olan tarih felsefesi penceresinden, kitabında, devletimizin mevcut son safhası olan cumhuriyete geçiş sürecinden günümüze bürokrat kadrolarının değişim ve şekillenme sürecini bir bakış açısı getirerek bugüne de ışık tutacak ''hakkaniyet'' ile sunuyor. Kimimizin hiç var olmayan uzak bir gelecekte, kimimizin ise masalsılaşmaya yüz tutar bir ütopik geçmiş içerisine hapsolduğu şu günlerde bahsettiğimiz kitap, bizi bize anlatıyor. İşte sırf bu yüzden bir ayna niteliği taşıyor.


KAYNAK:
Osman Berat Çelebi, Durmuş Hocaoğlu'dan bir entelijansiya kritiği, www.dunyabizim.com



*Laisizm'den Milli Sekülerizme 
Laiklik Sorununun Felsefi Çözümlemesi 


1995, Selçuk Yayınları, Ankara, ISBN: 975-9546-66-3, 503 sayfa
Türkiye:
Kimine göre, "İslamiyet'in en güzel şekliyle yaşandığı", kimine göre "laikliğin en iyi uygulandığı" ve kimilerine göreyse "dar-ül harb olduğundan Cuma namazı kılınmaması gereken" ülke!...
Türkiye:
Sözde panislamizmin, panslavizmin ve total hristiyanizmin ortak hedefi... "Gerici olduğu için" Batı'nın, "ilerici olduğu için" Doğu'nun ittiği, "yalnız ülke"...
... Ve bin yıldanberi din hürriyetinin en olgun biçimde uygulanıp İslami hoşgörünün dorukta yaşandığı yer olmasına rağmen; "düşmanımın en iyi nesi varsa, önce onu bozmalıyım" diyen mihraklarca, laikliği "ateizm"le ve ibadeti "yobazlık"la nifaklanan, inanç grupları arasına durmadan fit sokulan ülke: Türkiye...
Yanlış kullanılan ve kasten yıpratılan bir kavramın çöküşü...
Kitaptan Bazı Bölümler:


  • Kapak, İçindekiler, Önsöz, Bölum 1, Bölüm2
  • Bölum 5
  • Bibliyografya


  • Prof. Dr. Durmuş Hocaoğlu Hakkında Satışta Olan Eserler:


    1-BİR ENTELİJANSİYA KRİTİĞİ - DÜŞÜK ŞİDDETLİ DEVRİM

    DURMUŞ HOCAOĞLU------------------13 TL


    2-DEVLETÇİLİK BUMERANGI

    DURMUŞ HOCAOĞLU--------------------40 TL

    3-Laisizm'den Milli Sekülerizm'e (Laiklik Sorununun Felsefi Çözümlemesi)

    Dr. Durmuş Hocaoğlu-----------------------60 TL

    4-Türk Yurdu Dergisi - Aralık 2010 Cilt : 30 Sayı : 280 " Alimin Ölümü Alemin Ölümüdür/ Durmuş Hocaoğlu)--------------------7 TL

    5-Türkiye Günlüğü - sayı: 104 - Karagüz 2010 - Durmuş Hocaoğlu'na Armağan

    Kollektif---------------------------------12 TL
    Kaynak: Nadir Kitap
  • Hiç yorum yok:

    Yorum Gönder

    En Popüler Yayınlar

    Öne Çıkan Yayın

    The Promised Land

     The Promised Land Ludvig Kahlen'in gerçek hikayesi... Bu hikayede kral adına bir koloni inşa etmek hedefiyle Danimarka fundalıklarını f...


    "Başkalarının yoluna taş koyacağımıza, taş üstüne taş koyalım..."