Yaşar Süngü: “Hele bir üniversite mezunu olalım” modası bitiyor


 Yaşar Süngü: “Hele bir üniversite mezunu olalım” modası bitiyor
ÖSYM’nin yerleştirme sonuçlarının ardından boş kontenjanlarda patlama yaşandı. Sadece 825 bin 244 kişi üniversiteli oldu.
Yeni açılan okullarda doluluk oranı yüzde 50’lerde kaldı.
Fen lisesi mezunlarının yarısı istediği yere giremedi.
Vakıf üniversitesi kontenjanlarının üçte biri, KKTC kontenjanlarının yarısı boş kaldı.
ÖSYS’ye 2 milyon 265 bin 844 kişi başvurdu ama sadece 825 bin 244 kişi üniversiteli oldu.
Liseyi bu yıl bitiren adayların üçte biri, eski mezunların ancak yarısı üniversiteli oldu.
Yabancı dilde eğitim veren özel liselerde sadece 34 bin 511 öğrenci bir programa yerleşti.
2017 ÖSYS ile ilgili endişe veren bu rakamlar ne anlama geliyor?
Şimdi en kritik soru bu.
Devam edelim.
Vakıf üniversitelerindeki doluluk oranı yüzde 91’den yüzde 81’e düştü.
Eğitim alanında çalışan yetkililere göre 10 puanlık düşüş vakıf üniversitelerini ekonomik olarak epey sarsacak.
Yeni açılan okullarda kontenjan yüzde 40-50’ler de kaldı.
Dolu olanlar da burslu programlar.
Yüzde 50 doluluk, üniversite gemisinin yürümesine yetmeyecek.
Peki ne olacak?
Birçok paralı üniversite ya kapanacak ya devredilecek ya da hayatın içinde karşılığı olan mesleklere ağırlık vererek dönüşümgerçekleştirecek.
***
Boş kontenjanların artışında üç temel teknik sebepten bahsediliyor.
Birinci sebep; üniversitelerin daha fazla öğrenci almak ve daha çok kazanmak için kontenjanlarını sürekli artırması.
İkinci sebep; meslek liselerinden meslek yüksekokullarına doğrundan geçişin kaldırılması.
Üçüncü sebep; hukuk, mühendislik gibi bazı bölümlere baraj puanların getirilmesi.
Eğitim camiasındaki hocalara göre boş kontenjanların artışındaki üç teknik sebebin dışında iki sebep daha var.
Dördüncü sebep; Boşlukların büyük çoğunluğu vakıf üniversitelerinde, Kıbrıs’ta ve diğer ülkelerdeki devlet üniversitelerinde yani paralı eğitimlerde.
Ekonomide belirsizlik artıyor.
Veliler daha dikkatli davranıyorlar, vakıf üniversitelerinden, Kıbrıs’tan, diğer ülkelerden çekiliyorlar.
Yani dördüncü sebep ekonomi.
Beşinci sebep; Öğrenciler üniversitelerden istediklerini alamadıklarını görüp ‘Üniversiteye gitmeye gerek yok, gitsek de ne olacak?’ demeye başladılar.
***
Üniversitelere bir küsme var.
Sadece Türkiye’ye has bir durum değil.
Bütün dünyada böyle eğilim gözleniyor.
Nedeni bizim yıllardır üstüne basa basa söylediğimiz şeyler;
Üniversiteler toplumun ihtiyaçlarına cevap veremiyor.
Üniversitelerde alınan eğitimin ne sosyal hayatta ne de iş hayatında bir karşılığı yok.
Hayatta karşılığı olmayan bir üniversitede okuyan genç, mezun olduğunda eğitim aldığı alanda iş bulamayacağını artık biliyor.
Bütün dünyada yaşanan ekonomik kriz yüzünden okumanın maliyeti de üniversitelerden vazgeçmenin önemli nedenlerinden bir tanesi.
Ve bu sonuç toplumun bütün kesimleri tarafından yeni yeni fark ediliyor.
Fark edildikçe de gençlerin üniversite talebi azalıyor.
Peki bundan sonra ne olacak?
“Tabiat boşluk kaldırmaz” diye çok güzel bir söz vardır.
Bu dönüşüm başlamış durumda .
Üniversitelerin yerini mesleki sertifika programı veren özel şirketler alıyor.
Ve gelecekte de bu kısa süreli eğitimle meslek sahibi yapan kurumlar hızla artacak.
Üniversite diplomasının yerine kurslardan alınan sertifika geçecek.
Anne babaların, “Benim oğlum/kızım üniversitede okuyor” havası da bitti.
Gençlerde de bitti.
Gençler en kısa sürede iş-aş-eş ve eşek (araba) istiyor
Bunu hangi kurum verirse yeni dönemin kurumları onlar olacak.
***
Yazıyı eğitimle ilgili herkese ders olacak muhteşem bir hikaye ile noktalayalım:
İmamı Şafii talebelerinden birisi ile müzakere yaptığı bir meselede ihtilafa düşer.
Talebesi öfkelenir ve dersi terk ederek evine gider.
Akşam olunca İmamı Şafii talebesinin evine gider.
Öfkeli talebe, hocasının ayağına kadar gelmesine şaşırır.
İmam Şafii’nin orada verdiği son ders muhteşemdir:
1- Yaptığın ve üzerinden geçtiğin köprüleri yıkma! Bir gün o köprüden geri dönmen gerekebilir!
2-Bizi birleştiren yüzlerce mesele dururken bir mesele mi bizi ayıracak?
3-Hatadan nefret et ama hataya düşenden nefret etme.
4-Günaha öfkelen ama günahkara acı, ona merhamet göster.
5-Sözü eleştir ama sözü söyleyene saygı göster.
6-Görevimiz, hastalığı tedavi etmektir, hastayı yok etmek değil.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

En Popüler Yayınlar

Öne Çıkan Yayın

Tez Yazımı ve Atıfların Önemi

Tez Yazımı ve Atıfların Önemi Marta Estruch'un Sunumu için  TIKLAYINIZ Prof. Dr. Tülay İlhan Nas'ın Sunumu için  TIKLAYINIZ Derya So...


"Başkalarının yoluna taş koyacağımıza, taş üstüne taş koyalım..."