Daniel Lattier tarafından kaleme alınan ve Emir Melek tarafından Türkçeye çevirilen
"Akademisyenler kimsenin okumadığı makaleleri neden yazıyorlar?" başlıklı makaleden bir kısmını iktibas ediyorum.
"Akademisyenler, akademik dergilerde yayımlanmak üzere hazırladıkları 25 sayfalık bir makale için ortalama 3 ile 6 ay arası bir zaman harcıyorlar (bazen daha da uzun). Ve işte o gün, makalelerinin yayına kabul aldığını söyleyen mektubu aldıklarında büyük bir heyecan yaşıyorlar. Sonuçta yayımlanan makale, ortalama on kişi (!) tarafından okunacak.
Evet, yanlış okumadınız. Son zamanlarda yapılan araştırmalarda ortaya çıkan rakamlar bir hayli iç karartıcı:
-Beşeri bilimlerde yayımlanan makalelerin yüzde seksen ikisi bir kez bile alıntılanmıyor.
***
- Alıntılanan makalelerin de sadece yüzde yirmisi gerçekten okunuyor.
- Yayımlanan makalelerin yarısını, değerlendirme hakemleri, dergi editörleri ve makalelerin yazarlarından başkası okumuyor."
"Aslında olması gereken, akademisyenlerin içinde bulundukları toplumun sorunlarına işaret etmeleri ve o toplumu sağlamlaştıracak çalışmalarda bulunmaları. Fakat, çoğu Batılı akademisyen, entelektüel kapasitelerini kimsenin sormadığı soruları kimsenin okumadığı sayfalarda cevaplamakla meşgul."Kaynaklar:
#Çevirinin tamamını okumak için Bkz:
https://dusunbil.com
#Metnin aslına erişim için Bkz:
https://www.intellectualtakeout.org/blog/why-professors-are-writing-crap-nobody-reads
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder