Faruk Atalayer Hoca ile Bir Röportaj
Covid-19 hastalığı nedeniyle hayata veda etmesinden habersiz, bir araştırma vesilesiyle Faruk Atalayer hoca ile görüşme hayalleri kuruyordum. Kara haberin tez yayılma konusundaki iştahı yine galip geldi ve hocamızın adının geçtiği vefat haberleri molla Google tarafından dizinlendi...
Bu vesile ile vaktiyle yayımlanmış bir röportajını arşivimden aktarmak istiyorum... Yararlı olması dilekleriyle... Yıl 1992... Aylardan Ağustos...
Muhammet Negiz
RÖPORTAJ
-Sayın hocam kaç yıldır Erzincan'dasınız?
+8 yıldır YÖKZEDE olarak Konya'dan savruldum.
-Ne zamandır karikatür çiziyorsunuz?
+Önceden karikatürist değildim. Erzincan'a bir ofset gereklidir. Erzincan, ofset tesislerine layıktır. Fikriyatı ne olursa olsun, ofset baskılı günlük yerel bir gazeteye katkı için dokuz ay önce çizmeye başladım.
Bunu anlatmak ve sıradan insanların anlaması mümkün değil. Para karşılığı çizmiyorum. Bir haz, bir doyum problemi. Gönüllü çiziyorum.
-Terör konusunda bir ünvanınız var.
+Evet. Terör insanlık suçudur. Türkiye'de çok kısa bir zaman diliminde, terörizmi hicveden en çok karikatür çizen sanatçıyım. Terörizmden yılmamalı, her türlü araçla mücadele edilmelidir.
-Depremde buradaydınız?
+Herkes gibi ben de yaşadım. Can kaybım, aile olarak yok. Ama pek çok dostumu yitirdim.
-Depremden sonra gazetemizde yine çizdiniz.
+Evet. Deprem yaralarının sarılması, deprem sorunlarının çözülmesi için çiziyorum. Asıl önemlisi, Erzincanlı çok "rahvan" sahip çıksın, mücadele etsin, hakkını arasın diye özellikle "ajitatif" çizimler yaptım.
-Kızan oldu mu?
+Genel olarak Erzincanlılar pasif ve nemelazımcı olduklarını kabul ediyorlar. Ama geçen imzasız bir mektup çok ağırıma gitti, kırgınım.
-Nasıl bir mektup hocam?
+İmzasız bir küfürname. Çok ağır, çok... Ben Erzincan için, Erzincanlı için, hiçbir maddi menfaat gütmeden katkıda bulunmak için didindim. Evet, evet... Erzincan'da, hiçbir menfaat gütmeden tam 4.5 aydır, deprem problemlerini çizdim. Aşağı yukarı 150'ye yakın karikatür hep Erzincan'la ilgili. Bu bir rekor. Bu bir takdire şayan konu.
-Size teşekkür, takdir eden bir kişi, kurum, temsilci olmadı mı?
+Hayır. Üstelik küfürname alıyorum. Halbuki Erzincanlıdan, Erzincan Valiliğinden, Belediyesinden bir takdir belgesi, yazı ile onurlandırılmayı umdum. Gazeteci arkadaşlar M. Buyruk ve H. İ. Özdemir'in ilgisi de olmasa, boşa kürek sallamış gibi hissedeceğim kendimi.
-Erzincan'dan ayrılacak mısınız ya da ne zaman?
+Evet. Ayrılacağım. Belki 1-2 ay içerisinde, az bir zamanım kaldı.
-Son olarak söyleyeceğiniz bir şey...
+Erzincanlı, "takdiri ilahi" deyip bürokrasiye teslim olmamalı. Demokratik, insani, mali pek çok hakkı var. Ardına düşmeli, söke söke almalıdır. Teşekkür ederim.
-Asıl biz teşekkür ediyoruz. Bu güne kadar çizgilerle yaptığınız mücadeleye... Birer Erzincanlı olarak, Erzincan'ın gazetesi olarak, hem kendi adımıza hem de çizgilerinizi beğenerek takdirlerini bizlere ileten Erzincanlılar adına... Sağ olun.
-
Kaynak:
Doğu Gazetesi, 1992, Erzincan.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder