Sözlü Tarihi Korumak


 Sözlü Tarihi Korumak

Anadolu Medeniyetleri Araştırma Merkezi (ANAMED) Kütüphanesi ve Suna Kıraç Kütüphanesi ortaklığında, 27 Nisan Salı günü Arzu Öztürkmen ve Selçuk Esenbel ile beraber “Sözlü Tarihi Korumak” temalı söyleşi gerçekleşecektir. Bu söyleşide sözlü tarih çalışmalarının sosyal bilimler içerisinde yer alma süreci ve sözlü tarihin korunması konuları ele alınacaktır.

***Kayıtların sustuğu yerde, sözlü tarih fısıldıyor insana...***



Kısa Notlar:

"Her yerelliğin başkası için hiç önemli olmayan kendi kırılmaları oluyor..."

"Sözlü tarih ile röportaj aynı şey değildir."    

Sözlü tarih söyleşilerinde aynı hayat hikayelerinin hem sevilen hem de nefret edilen yönlerini bulabilme imkanı verir... 

Bir görüşmeci ile birden fazla görüşülür... Hikayenin toplanması ile aynı hikayenin farklı yönlerini açma imkanı ortaya çıkıyor...

İkinci ve üçüncü görüşme, anahtar kelimeler ile daha detaylı yönlerini anlatma ve tamamlama fırsatı sunuyor...

Arzu Öztürkmen

***

Selçuk Esenbel: 

Sözlü tarih, 20. yüzyılda yaşanmış travmalar ve savaşların neticesinde doğdu... Bu kadar çok bilinç ile çıkmış oldu...

O kadar çok yazının esiri olduk ki...

Sadece kaynaklar, sadece belgeler, sadece yazıya dökülmüş eserlere teslim olduk ki...

Şahit olmuş olan kişi ile konuşmak lazım...

Onu gidip bulacaksın...

Savaş meydanındaki asker olabilir... 

Yoldan geçen bir kişi olabilir....

Bu bilgileri alırken çok dikkatli olunması lazım...

Özenle kaydedilmesi lazım...

Demek ki bir yöntem var akıllarda...

Sözlü tarih aslında tarihçiliğin ilk bilimsel metodu...

Ya içinde yaşadığınız ya da size yakın olaylarla...

Tarihçilik aslında ilk çıktığında yaşanan olayları kaydetmek ile başladı...

(...)

***

Arzu Öztürkmen:

Olaylardan çok, nasıl hatırlandığı...

***

Selçuk Esenbel: 

Bana mezar taşlarını gösterdiklerinde o travmayı anladım. Benim için o travmanın bir kanıtı oldu...

Travma, köylü isyanı olduğu için değil... Binlerce köylü isyanı var... Hiçbir bu kadar travma yaratmıyor... 

(Bu ise) Modern devlete karşı... 

"Halkın kahramanları adaletsizliğe karşı, feodalizme karşı isyan etmiş olan köylülerimizdir." 

Modern devlete karşı isyan eden Japon köylüler ise vatan haini olarak idam edildiler...  Torunları bu yaftanın kalkmasını istiyorlar... Av ve beraat ile mahkeme kayıtlarından vatan haini suçluluğunun kaldırılması...

***

Arzu Öztürkmen:

Her toplumsallığın sözlü tarih geleneği farklı olabiliyor. Ülkemizde kadın çalışmaları daha fazla... Bunun yanında etnik araştırmalar var... Siyasi tarih te tabii bunun bir parçası...

Bence bu zaman içerisinde değişecek, farklılaşacak...

Her ülkenin sözlü tarihi farklı...

Karşılaştırma yapmak... Ülkelerin entelektüel tarihlerini karşılaştırmak... Ülkelerin ulus devlet yolunda yaşadığı kırılmalar karşılaştırılabilir... Bizimki mesela Latin Amerika ile benzerlikler sergiliyor... 

Ulus devletin içindeki sözlü tarih, ulus devletin içinde kalmıyor... Bir ayağı ülkemizde olurken, bir  ayağı Yunanistan'da olabiliyor...

Bir araştırmamda farklı etnik yapıdan birisine ulaşamamıştım. Araştırmamın sonunda onlar bana ulaştılar...

***

Selçuk Esenbel: 

Bu sözlü tarih bilgisi benim için... Hepimizin hayatında ve tarihte olayların nasıl teşekkül edeceğini belirleyen koşullar var... Bir de tesadüfler var... Kazaen yeni bir kapı açılır ve bir şeyler olur...
Ben o köye gittiğimde Japonya'da sözlü tarih çalışacağım fikri yoktu... Sadece travmanın kalıcı olması şaşırttı. 100 sene öncesinin travması nedeniyle köylüler küs ve konuşmuyordu...

Japonya'da yerel tarih çalışmak kolay... Her köyün gayet bilimsel yazılmış almanakları ve tarihi var... Bir tek bu köy 19. yüzyıl cildini basamamıştı... 1871 isyanını yazma konusunda bir uzlaşı olmadığı için kitabı basmamışlar... 3 cilt var ama en son 19. yüzyıl yok...

En son, Esenbel diye bir kadın Türkiye denen bir ülkeden geldi... O bizim köydeki isyanı çalışmış... O bunları demiş diyerek 4. cildi basabildiler...

Sözlü tarih dönüşümünü yazılı kaynağa bir şekilde aktarıldığı gibi bir durum ortaya çıktı. Şimdi 4. cilt var... Öyle bir yardımı oldu.

Karşılaştırmalı olarak bizim avantajımız, güçlü bir sözlü kültüre sahibiz. Konuşuruz... Söz önemlidir ülkemizde... İstediğiniz kadar yazmış olun önemli değil... Ama anlatınca ikna edebilirsiniz...

Japonlar için ise tam bizim tersimiz bir kültür.... Yazılı olan kaynaklar daha önemli... Söz o kadar değil... 

***

Arzu Öztürkmen:

Sözlü tarih yöntemi üzerine Haziran'da bir toplantı yapacağız... 

Sözlü tarihin önceden anlatılan... Folklorik anlatılar... Bunlar sazla söylenir... Bizim aşık edebiyatımız bunun üzerine kuruludur... 

Dönemleri bir şarkı ile hatırlayan, plak ile hatırlayan hafıza ve anlatı... Anlatan kişi, karşısındaki kişiye anlatıyor... Annesine anlatsa daha farklı anlatacak... Aslında o anlatıyı diyalog ve güven temelinde kuruyorsunuz...

Güvene giden yol ise samimiyet...

Etik kurallara uymak....

Saklamamak...

Bu bir güven üzerine kuruludur...

Karşı tarafı ikna edebilmeniz ve samimiyetinize ikna edebilmeniz lazım...

Şimdilerde oto sanayi üzerine çalışma projem var... Görüşmeden evvel yapmak istediğiniz işin önemi ve faydasına inandırmak kapıları açıyor... Ayrıca hediye de kapıları açıyor... Geçerlilik ve güvenilirlik konusunda bilme şansımız yok...

Uzunca bir hikaye ile dinleyiciyi kandırma oyunu oynayan bir kişi beni çok etkilemişti. Ben bunun yalan olduğunu anlamamıştım. İnsanlar olguları algıladıkları şekilde anlatıyorlar, örnekteki gibi bir performans yapmıyorlarsa...

Aynı hikayenin farklı anlatıcılardan dinlenilmesi yararlı olur...

Her anlatımda aslında olgulardan çok onu nasıl anlattığımız bir olgu..

Yakın tarihi neden merak ediyoruz? 

Asıl önemli olan bu...

***

Dinleyiciden soru:

Toplumsal hafızaya dayanan bir siyaset uzun süreli uygulanabilir mi?

***

Selçuk Esenbel: 

70'ler gündeme gelse zeytin yağı kuyruklarını herkes hatırlar, hatırlatır... 
Bunu siyasetçilerimiz de, tarihçilerimiz de kullanır. Bunu da incelemek lazım...

Amerika'da 1968 öğrenci hareketi ve Vietnam Savaşı onların siyasi hafızasında yer etmiştir. Bunları hatırlarlar, filmlerinde de görüyorsunuz. Bazı dönemler bazı toplumlarda bu toplu hareketliliğin hatırasıyla hatırlanır...

Bu, Japonya'da 2. Dünya Savaşı'dır...

****

Dinleyiciden soru:

Gençler de bunları hatırlıyor mu?

***

Selçuk Esenbel: 

Aile fertleri hatırlatıyor, aktarıyor...

Köyde kalanlar, geçmişten kalan hatıraya hapsoluyorlar...

Bizde de kan davası hikayeleri vardır... Orda kalırsanız unutulmaz... İstanbul hatta Almanya'ya gitmeniz lazım... Köyde kalırsanız bir babaanne, anneanne bunu size hatırlatır...

***

Arzu Öztürkmen:

Mübadele hatıraları...
Göçün kendisi büyük bir duygusal çerçeve içinde yaşandı Yunanistan'da... 
Türkiye'de "Ne mutlu Türk'üm diyene!" şemsiyesi altında daha farklı bir sonuçları oldu...

Birçok Ermeni aile, çocuklarına tehcir hikayelerini anlatmıyor... Kendi çocukları daha farklı bir farkındalıkla bu soruları sormaya başladılar...

***
Yararlı Olması Dileğiyle...
Muhammet Negiz

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

En Popüler Yayınlar

Son 1 Yılın Popüler Yayınları