Çağdaş Şirin
Eğitim Şart
Türkiye on yıllardır en büyük ekonomiler liginde ilk 20'de, ancak bizi ilk 10 ekonomiye taşıyabilecek dinamik bir nüfusumuz var. Bu dinamik nüfusla bu hedefe ulaşmak için ne yapmalı?
Elbette cevabı net onuncu olmak istiyorsak bizden önde olan en az 7-8 ülkeyi geçmeli. Peki bu ülkeler hangileri olabilir? Çin, Hindistan? Pek değil çünkü onlar kalabalık nüfusları ile bizden öndeler, yakın zamanda nüfusumuz 1 milyarı geçemeyeceğimize göre başka rakipler bulmalı.
O vakit bizden daha az nüfusla bizden daha çok üreten ülkeler var mı onlara bakmalı. Rakip olarak bu ülkeleri görmeli ve onları örnek almalıyız. Peki böyle ülkeler var mı? Evet, var tam olarak 7 ülke: Avusturya, Kanada, Fransa, İngiltere, İtalya, İspanya ve Güney Kore!
İşin Sırrı
Az nüfusla bizden çok üretmenin sırlarından birisi verimlilik, yani işgücünün kalitesi, eğitimi. Bu işgücünün en önemli dinamiği ise yeni nesiller, gençler. Aşağıdaki tablo ilk 10 ekonomiye girmek için örnek almamız gereken ülkelerle Türkiye'yi temel eğitim göstergelerinde karşılaştırmakta. Listede ilk göze çarpan 77 milyon nüfusla en kalabalık ülke olmamıza rağmen 17 milyonluk Hollanda kadar bile üretemiyor oluşumuz. Peki bunun nedeni nedir? Sırası ile bakalım.
En Karlı Yatırım
Tabloda her bir ülkenin eğitime milli gelirsen ayırdıkları pay yer almakta. Bu ülkeler arasında sondayız. Hollanda, İngiltere neredeyse bizim iki katımız kadar pay ayırıyor. Aynı şekilde öğrenci başına düşen toplam kurumsal harcama miktarında da epey fark yiyoruz. G. Kore'nin sırrı burada biraz kendini ele veriyor. Daha yeni gelişmiş ekonomi sınıfına geçen bu ülkede öğrenci başına kurumsal harcama bizdekinin 3 katı! Elbette bu yaşlardaki nesillerine fazla kaynak ayırınca karşılığını da alıyorlar. Nasıl mı? Bir sonraki veri bunu ortaya çıkarıyor.
Analitik Düşünmeyi Geliştiren Bir Eğitim
Uluslararası öğrenci başarısını ölçen ve OECD'nin yaptırdığı PİSA sınavında en zor analitik soruları çözebilen öğrenci oranı G. Kore'de %28, bizde ise sadece %2. İşte bu soruları çözebilen çocuklar geleceğin buluşlarını yapacaklar (Samsung, LG, Hyndai,Kia'nın bir sırrı da burada). Eğitim sistemimiz zaten doğuştan yetenekli olan %5-8 oranındaki bu zekaları alıp %2'lere düşüreceğine Kore, Kanada, Hollanda gibi arttırmalı.
Sınıflar
OECD ülkeleri içerisinde sınıfları en kalabalık olan okullar bizde. Kalabalık sınıfların ötesinde bizde bir de yüz binden fazla öğretmen açığı var. Yani hem sınıflarımız kalabalık hem de dersleri boş geçen milyonlarca öğrencimiz var. Sınıflarımızı OECD ortalamasına getirmek istediğimizde ise bu öğretmen açığımız bunun iki üç katı kadar (250-300 bin) olacaktır. Bu da aslında ilk 10'a girmek için atmamız gereken somut adımın ne olduğunu net bir şekilde gösteriyor. Eğitime kaynak ayıralım, bugün biraz sıkıntı çekeriz ama yarınlarımız aydınlık, geleceğimiz parlak olur.
Türkiye on yıllardır en büyük ekonomiler liginde ilk 20'de, ancak bizi ilk 10 ekonomiye taşıyabilecek dinamik bir nüfusumuz var. Bu dinamik nüfusla bu hedefe ulaşmak için ne yapmalı?
Elbette cevabı net onuncu olmak istiyorsak bizden önde olan en az 7-8 ülkeyi geçmeli. Peki bu ülkeler hangileri olabilir? Çin, Hindistan? Pek değil çünkü onlar kalabalık nüfusları ile bizden öndeler, yakın zamanda nüfusumuz 1 milyarı geçemeyeceğimize göre başka rakipler bulmalı.
O vakit bizden daha az nüfusla bizden daha çok üreten ülkeler var mı onlara bakmalı. Rakip olarak bu ülkeleri görmeli ve onları örnek almalıyız. Peki böyle ülkeler var mı? Evet, var tam olarak 7 ülke: Avusturya, Kanada, Fransa, İngiltere, İtalya, İspanya ve Güney Kore!
İşin Sırrı
Az nüfusla bizden çok üretmenin sırlarından birisi verimlilik, yani işgücünün kalitesi, eğitimi. Bu işgücünün en önemli dinamiği ise yeni nesiller, gençler. Aşağıdaki tablo ilk 10 ekonomiye girmek için örnek almamız gereken ülkelerle Türkiye'yi temel eğitim göstergelerinde karşılaştırmakta. Listede ilk göze çarpan 77 milyon nüfusla en kalabalık ülke olmamıza rağmen 17 milyonluk Hollanda kadar bile üretemiyor oluşumuz. Peki bunun nedeni nedir? Sırası ile bakalım.
En Karlı Yatırım
Tabloda her bir ülkenin eğitime milli gelirsen ayırdıkları pay yer almakta. Bu ülkeler arasında sondayız. Hollanda, İngiltere neredeyse bizim iki katımız kadar pay ayırıyor. Aynı şekilde öğrenci başına düşen toplam kurumsal harcama miktarında da epey fark yiyoruz. G. Kore'nin sırrı burada biraz kendini ele veriyor. Daha yeni gelişmiş ekonomi sınıfına geçen bu ülkede öğrenci başına kurumsal harcama bizdekinin 3 katı! Elbette bu yaşlardaki nesillerine fazla kaynak ayırınca karşılığını da alıyorlar. Nasıl mı? Bir sonraki veri bunu ortaya çıkarıyor.
Analitik Düşünmeyi Geliştiren Bir Eğitim
Uluslararası öğrenci başarısını ölçen ve OECD'nin yaptırdığı PİSA sınavında en zor analitik soruları çözebilen öğrenci oranı G. Kore'de %28, bizde ise sadece %2. İşte bu soruları çözebilen çocuklar geleceğin buluşlarını yapacaklar (Samsung, LG, Hyndai,Kia'nın bir sırrı da burada). Eğitim sistemimiz zaten doğuştan yetenekli olan %5-8 oranındaki bu zekaları alıp %2'lere düşüreceğine Kore, Kanada, Hollanda gibi arttırmalı.
Sınıflar
OECD ülkeleri içerisinde sınıfları en kalabalık olan okullar bizde. Kalabalık sınıfların ötesinde bizde bir de yüz binden fazla öğretmen açığı var. Yani hem sınıflarımız kalabalık hem de dersleri boş geçen milyonlarca öğrencimiz var. Sınıflarımızı OECD ortalamasına getirmek istediğimizde ise bu öğretmen açığımız bunun iki üç katı kadar (250-300 bin) olacaktır. Bu da aslında ilk 10'a girmek için atmamız gereken somut adımın ne olduğunu net bir şekilde gösteriyor. Eğitime kaynak ayıralım, bugün biraz sıkıntı çekeriz ama yarınlarımız aydınlık, geleceğimiz parlak olur.
Yazan:ÇAĞDAŞ ŞİRİN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder