TÜRK İŞLETMECİLİK TARİHİ ALANI İÇİN FIRSATLAR VE TEHDİTLER: BİR DEĞERLENDİRME



TÜRK İŞLETMECİLİK TARİHİ ALANI İÇİN FIRSATLAR VE TEHDİTLER: BİR DEĞERLENDİRME 
Esra DİL Sakarya Üniversitesi

Araştırmanın Gerekçesi Biz işletme bilimciler herhangi bir girişimin gelecekteki başarısı için mevcut durumun analizinin önemini hemen her vakaya uyarlar, gerek örgütlerin gerekse kişilerin SWOT analizini yapmayı önemseriz. Bu çalışmada ben, ülkemizde yeni gelişmekte olan işletmecilik tarihi alanı için fırsatların ve tehditlerin neler olabileceğinin değerlendirildiği bir analiz yaparak, alanda ilerlemek isteyen meslektaşlarım ile bir etkileşimi başlatmak niyetindeyim. Böylesi bir araştırma konusu önermemin arka planında iki gerekçe olduğunu söyleyebilirim. Bunlardan ilki, işletmecilik tarihi alanında yükselen pazarlara özgü alternatif yaklaşımların nasıl olması gerektiğine dair başlatılan tartışmayı (Austin vd., 2017) temel alarak, alanın ülkemizde nasıl ilerleyebileceğine dair bir projeksiyon tartışmasını ateşleyebilmektir. İkincisi ise, alanın kurulmasında öncü olan Harvard İşletme Okulu örneğini, bilimsel cemaatin niteliği tartışması için kıyaslama yapacak gözlem notlarına sahip olmamdır*.

Bu tartışmanın, alanda oluşacak bilgi birikimin niteliğini artırmak ve meslektaşlar arası olası işbirliklerini sağlamak adına bir katkı sunmasını hedefliyorum. Bu bağlamda araştırmamda cevabını arayacağım soru, ülkemizde işletmecilik tarihi araştırmalarının bilimsel bir disiplin olabilmesi önündeki fırsatların ve tehditlerin neler olduğudur. Bu soruya yanıt ararken, Austin ve arkadaşlarının (2017) çalışmasını çerçeve olarak kullanacağım. Yükselen pazarları odağa alan bu çalışma Türkiye özelinde değerlendirildiğinde, hangi araştırma alanları ve konularının evrensel bilgi birikimi ile entegre edilebileceği meselesine ışık tutmaktadır. Ancak bu değerlendirme yapılırken, analiz Barca’nın (2005) stratejik yönetimin bilimsel bir disiplin oluşturma hikayesini anlattığı çalışmasındaki epistemik cemaatin niteliklerine dair kullandığı temalar göz önünde bulundurularak detaylandırılacaktır.

Böylece, işletmecilik tarihi alanındaki bilim cemaatinin ve ekollerin durumları, alana yön veren araştırma soruları ve değerler setinin ne olduğu, egemen bir bilim yapma anlayışının var olup olmadığı soruları irdelenerek alanın dünyadaki mevcut durumu incelenecek ve Türkiye’deki gelişimi için fırsat ve tehditlerin neler olduğu bu göstergeler üzerinden ele alınacaktır.

Anahtar Kelimeler: İşletmecilik Tarihi, Bilimsel Disiplin, Fırsat ve Tehditler

 Giriş 

Yönetim ve organizasyon araştırmaları içinde işletmecilik tarihi yazınının geçen dönemlere kıyasla bir gelişim trendi içinde olduğunu Kipping ve Üsdiken (2014) dile getirmektedir. Ülkemizde bu gelişimin izdüşümlerini takip etmek mümkündür. 2015 yılında Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi’nin ev sahipliği yaptığı 23. Ulusal Yönetim ve Organizasyon Kongresinden bu yana İşletmecilik Tarihi alanının sistematik olarak kongrelerde yerini almasıyla birlikte, son yıllarda alana olan ilgide bir artış görülmektedir. İlki 2014 yılında, Yalova Üniversitesi’nin ev sahipliğinde düzenlenen ve üç defa gerçekleşen İşletmecilik Tarihi Çalıştayı, İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi Dergisinde yayınlanan İşletmecilik Tarihi özel sayısı (http://dergipark.gov.tr/iuisletme/issue/30531) ve 2018 yılı Nisan ayında düzenlenecek olan İşletme ve Yönetim Tarihi Konferansı, bu ilginin yansımalarını gösteren bazı girişimlerdir.

2007 yılında Dünya İşletmecilik Tarihi kitabının (Amatori ve Jones, 2003) çevirisinin yayımlanması ile başlayan süreçte artan akademik yayınlar, doktora çalışmalarında işletmecilik tarihini merkeze alan araştırmaların yapılması (örn.; Aytemur,2007; Dil,2013; Demir,2016), İşletmecilik Tarihi derslerinin lisans ve lisansüstü seviyede açılması (örn.; Sakarya Üniversitesi İşletme Fakültesi) alandaki bilgi birikimin oluşmasının öncülleri olarak değerlendirilebilir. Bunun yanı sıra 2013 yılı itibariyle aktif olarak çalışmaya başlayan Yüzyıllık Markalar Derneği (http://www.yuzyillikmarkalar.org/TR/Default.aspx) gibi platformların da kurulması sadece akademide değil, sivil toplumda da işletmecilik tarihi alanına dair bir farkındalığın geliştiğini göstermektedir. Kurt (2016), İşletmecilik Tarihi özel sayısı için kaleme aldığı tanıtım metninde, dünya genelinde alana olan ilgiyi indekslerdeki taramalar sonucu elde ettiği istatistiklerle de göz önüne sermektedir. Buna göre sadece 2010-2016 yılları arasında yayınlanan makale sayısı, 1950-1979 yıllarında yayınlananlardan 1.16 kat daha fazladır.

İşletmecilik tarihi alanı, iktisat tarihi, çalışma ve çalışma ekonomisi tarihi, kültür ve şehir tarihi, kurum tarihi çalışan farklı disiplinlerdeki pek çok akademisyenin sorunsallarının kesiştiği disiplinler arası niteliğiyle de gelecek vaat eden bir araştırma alanı olarak görülebilir. Bu alanın kendine özgü bu koşulları nedeniyle, yönetim ve organizasyon alanındaki Stratejik Yönetim, Örgütsel Davranış, Örgüt Teorisi ve İnsan Kaynakları Yönetimi gibi diğer yerleşik disiplinlerinden farklı olarak geleceğinin nasıl şekilleneceğinin tartışılması önem arz etmektedir.

Değerlendirilme 

İşletmecilik tarihi alanı başta iş sistemlerinin tarihsel evrimi olmak üzere, girişimciler, firmalar ve onların siyasi, sosyal ve ekonomik çevreleriyle olan etkileşimlerinin seyri ile ilgilenmektedir (Amatori ve Jones, 2003). Öte yandan bağlama ilişkin farkların, disipliner bakış açılarının getirdiği yaklaşımların ve metodolojik çoğulculuğun da etkisiyle işletmecilik tarihi alanında tek bir anaakım üretme biçiminin olduğunu söylemek de zordur. Alanın kurucusu olan Harvard İşletme Okulu, dünyanın en büyük şirketlerinde üst düzey görev alacak yöneticilerin eğitimi misyonuyla hareket ettiğinden, işletmecilik tarihi araştırmalarına yön veren temel soru, tarihin bu eğitimi sağlayabilmek için nasıl kullanılabileceğidir (Cruikshank, 1987; Austin vd.,2017). Okulun 1927’de Grass’a bir kürsü kurma yetkisi vermesi ile başlayan alan araştırmalarında, Chandler’ın dönüştürücü bir etkisi olmuştur (Amatori ve Jones, 2003:13; Jones vd., 2012). Zira Chandler’ın (1962;1977; 1990) üç temel eseri, alanın gelişiminde ana akım denebilecek kurucu yaklaşımın inşasında temel rol oynamıştır. Farklı ülkelerde, sektör ve işletmelerin kültürel ve siyasi çevreleri ile olan etkileşiminde önemli ana farklılıkları tarihi arka planı dikkate alarak göstermesi bakımından bu çalışmalar öncü olmuştur.


 Bu yaklaşım çoğulcu olarak isimlendirilse de (Amatori ve Jones, 2003), Avrupa ve Japonya menşeli çalışmalar daha çok kendilerinin Amerikalı emsallerine kıyasla neden farklı göründüğünü açıklamaya girişmişlerdir (Austin vd.,2017). Günümüzden geriye doğru bakıldığında, batılı ülkeler veya gelişmiş ülkeler arasındaki kıyaslamalar üzerinden üretilen bilginin, kapitalizmin gelişiminin başka şekillerde görüldüğü ülkeler açısından aynı derecede kapsayıcı ve çoğulcu olmadığını söylemek mümkündür. Büyük ayrışma (great divergence) ile kavramsallaştırılan farklı ülke ligleri için işletmecilik tarihi çalışmalarında da yerel bağlamın biricikliğini ortaya koyan araştırmaların alanın evrimine sunacağı katkı emsalsizdir. Bu gerekçeyle çalışmamın ana sorunsalını tartışmayı mümkün kılacak olan teorik çerçeve, Austin ve arkadaşlarının (2017) başlattığı tartışmadan alınacaktır. Bahsi geçen bu çalışmalarında Austin ve diğerleri (2017), mevcut işletme tarihi tartışmalarına eklenecek bir yazından ziyade, yükselen pazarlardaki işletme tarihçiliğinin alternatif bir işletmecilik tarihi olarak görülmesi gerektiğini dile getirir. Zira yükselen pazarların kendi bağlamlarından kaynaklanan birçok farklılık bu alternatif söylemi gerekli kılmaktadır. Yazarlara göre bu farklılıkları altı başlıkta ele almak mümkündür:

1- Büyük ayrışmanın bir ucunu temsil eden yükselen pazarlarda girişimcilerin baş aktörler olarak ele alınması gerektiği.

2- Bu pazarlarda göçmenlerin ve diasporanın oynadığı önemli rolün incelenmesi.

3- Batılı ülkelerde formal olarak ele alınan kapitalizmin, yükselen pazar ülkelerinde informal ve illegal formlar üzerinden ele alınmasının gerekliliği.

4- Çeşitlenme yapmış işletme gruplarının ekonomide oynadığı önemli rolün incelenmesi.

5- Yükselen pazarlardaki kurumsal boşluklar ve bunun oluşturduğu kırılganlığa ne tür cevaplar verildiği.

6- Sosyal ve çevresel sorumluluklara karşı tutumun nasıl olduğunun irdelenmesi.

Bu başlıklar yükselen pazarların ortak özelliklerini yansıtması bakımından önem arz etmektedir. Ancak referans kaynakta Türkiye işletme tarihi sadece işletme grupları ile ilgili başlıkta kısaca değerlendirilmektedir. Oysa kıyas grubunu oluşturabilecek Afrika, Asya ve Latin Amerika ülkelerine özel işletmecilik tarihi çalışmaları son yıllarda ilgi ile karşılanmaktadır (örn.; Miller, 2010; Austin, 2017).

Türk işletmecilik tarihi alanındaki ana çalışmaların neler olduğunu kısaca özetleyen Kurt’un (2016) değerlendirmesine bakıldığında, yapılan araştırmaların büyük çoğunluğunun işletme grupları ve işletmecilik eğitiminin tarihi ile ilgili olduğu görülecektir. Bu bulgu yukarıdaki referans çalışmada neden diğer başlıklarda Türkiye örneğinin ele alınmadığını sorgulamak bakımından dikkat çekicidir. Bunun yanı sıra tekil olarak sektör, kurum ve işletme örnekleri ele alan çalışmaların sayısının oldukça mütevazı düzeyde olduğu söylenebilir. Buradan hareketle, Türk işletmecilik tarihi alanının gelişimi ve evrensel yazına eklemlenecek katkı bakımından, bahsi geçen başlıkların araştırma sorularına dönüştürülmesi alandaki fırsatlar olarak değerlendirilebilir.

Yükselen pazarların niteliği genellikle kapitalizmin gelişimi üzerinden ele alındığından, bu başlıkta değerlendirilmesi gereken bir husus da kapitalizmin ülkemizdeki evrimidir. Merkantilist kapitalizm, Osmanlı İmparatorluğu döneminden başlamış olması, İşletmecilik Tarihi çalışmalarının dönemselleştirilmesi ve kapsamının ne olacağı bağlama özgü başka bir niteliği de açığa çıkarmaktadır. Bu durum Türkiye İşletmecilik Tarihi için özgün bir vaka oluşturmakta ve araştırmacılar için beraberinde fırsat ve tehditleri de getirmektedir.

Bu veriler ışığında, olası araştırma sorularının neler olabileceği, işletmecilik tarihi alanında çalışan akademisyenlerin muhtemel işbirlikleri ile literatürdeki bu boşlukları nasıl doldurabileceği kongrede tartışmaya açılması hedeflenen ana konu olduğundan, burada konunun önemine işaret etmekle yetineceğim.

Bu tartışmayı zenginleştirecek bir diğer başlık, mevcut epistemik cemaatin dünyadaki ve Türkiye’deki durumlarının karşılaştırılmasına yöneliktir. Bu tartışma için gerekli kavramsal araçları sağlayacak içeriği ise Barca (2005) sunmaktadır. Başka bir disiplinin evrimin tartışıldığı bu çalışmanın, mevcut durum analizimiz için gereken kavram setini sunduğu düşünülmektedir. Barca (2005) stratejik yönetimin bilimsel bir disiplin oluşturma hikayesini anlattığı çalışmasında, Kuhn’un (1972) bilim cemaati konseptini ele almaktadır.

Bu konsept oldukça işlevsel bir çerçevede şu soruları sormamıza imkan tanır: işletmecilik tarihi alanında çalışan bilim cemaatinin durumu küresel ve yerelde nasıl ele alınabilir? Ekollerin bilimsel duruşları, alana yön veren araştırma soruları ve değerler seti nasıldır? Egemen bir bilim yapma anlayışının varlığından söz edilebilir mi? Barca (2005), belirli konularda çalışan, benzer düşünme ve araştırma yöntemlerini esas alan, ayırt edici bir terminoloji kullanan ve ortak bilim yapma değerlerine önem veren, kurumsal ilişki ve örgütsel kurumlar geliştirmiş bir profesyoneller topluluğunu bilim cemaati olarak tanımlamakta ve bilgiyi üreten kişilere odaklanmaktadır. Bu tanım esas alındığında işletmecilik tarihi alanına ilişkin ABD merkezli bir bilim cemaatinin varlığından söz etmek mümkündür. Harvard İşletme Okulu egemen bilim yapma anlayışının oluşması ve yayılması konusunda halen baş rol oynamaktadır.

Bu epistemik cemaatin niteliklerine ilişkin bir çözümleme yapabilmek Barca’nın (2005) zikrettiği parametrelere bakmakla mümkündür. Bunlar; akademik eğitim için istihdam ve tam kariyer olanaklarının durumu, süreli yayınların varlığı, alana ilişkin kurum ve derneklerin işlerliğidir. CEO’lar ve danışmanlık şirketlerinin alan bilgisinin birikiminde sundukları katkılar yukarıdaki parametreleri destekleyen son derece önemli rol unsurlardır. Böylece alan temel bir sorunsal etrafında, paylaşılan ortak değerler ile yönlenebilmektedir. Bu başlıkların her biri Harvard İşletme Okulu vakası üzerinden ele alındığında alanın şekillenmesinde ve yeni ekollerin oluşmasında bu okulun nasıl etkili bir aktör olduğu kolayca görülecektir. Çözümleme ve tartışma, bu özet metinde dışarıda bırakılmak durumunda kaldığından, sadece bahsi geçen her bir parametrenin çok güçlü gelenekler ile Harvard İşletme Okulu’nda yaşatıldığının vurgulanması ile yetinilecektir.

Sonuç Yerine

Henüz gelişmekte olan İşletmecilik Tarihi alanını bundan sonra bekleyen fırsatların ve tehditlerin neler olabileceğini tartışmaya açmayı hedefleyen bu çalışma, alandaki araştırmacıları tartışmaya dâhil edecek iki meseleye odaklanmaktadır. Bunlardan ilki, kendine özgü bağlamı nedeniyle ana akım işletmecilik tarihi araştırmaları ile özdeşlik kuramayan araştırmacıların kendileri için alternatif bir mecra oluşturabilmesinin imkanlarını görebilmektir. İkincisi ise, mevcut epistemik cemaatin niteliklerini ortaya koyup, Türkiye’deki araştırmacıların yönelimlerini belirlemesinde yapılacaklar listesini görünür hale getirmektir. Zira sınırlı kaynaklarla ve büyük emeklerle ortaya konan tekil araştırmaların uzun vadede alanın gelişip dönüşebilmesi için biz araştırmacıların ortak bir vizyona ihtiyacı olduğu ve bu tartışma için en uygun platformun Ulusal Yönetim ve Organizasyon Kongresi olduğu düşünülmektedir.

Kaynakça 

Amatori, F., ve Jones, G. 2003. (Ed.) Business History Around The World. Cambridge University Press, Türkçe Çevirisi Dünya İşletme Tarihi. Ankara: Dost Yayınevi.

Austin, G., Dávila, C., ve Jones, G. 2017. The Alternative Business History: Business in Emerging Markets. Business History Review, 91(3), 537-569.

Austin, G. 2017. (Ed.). Economic Development and Environmental History in the Anthropocene: Perspectives on Asia and Africa. Bloomsbury Publishing.

Aytemur, J. 2007. 1930-1945 Yılları Arasında Türk Yönetim Düşüncesi: Sümerbank Örneği Üzerinden Tarihsel Bir Çözümleme, Akdeniz Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme Doktora Tezi.

Barca, M. 2005. Stratejik Yönetim Düşüncesinin Evrimi: Bilimsel Bir Disiplinin Oluşum Hikayesi. Journal Of Management Research/Yonetim Arastirmalari Dergisi, 5(1).

Chandler, A. D. 1962. Strategy And Structure: Chapters in the History of the American Enterprise. Massachusetts Institute of Technology Cambridge.

Chandler, A.D. 1977. The Visible Hand Cambridge. MA: Harvard University Chandler, A. D. 1990. Strategy and Structure: Chapters in the History of the Industrial Enterprise (Vol. 120). MIT Press.

Cruikshank, J. L. 1987. A Delicate Experiment: The Harvard Business School, 1908- 1945. Harvard Business Press.

Demir, K. 2016. Geç Osmanlı Dönemi Devlet Fabrikalarında Personel Yönetimi: Arşiv Kaynaklarına Dayalı Bir Araştırma, Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme Doktora Tezi.

Dil, E. 2013. Strateji Perspektifinden Örgütsel Uzun Ömürlülüğün Araştırılması: Asırlık Firma Çoklu Örnek Olayı, Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme Doktora Tezi.

http://dergipark.gov.tr/iuisletme/issue/30531

http://www.yuzyillikmarkalar.org/tr/default.aspx

Jones, G., Van Leeuwen, M. H., Broadberry, S. 2012. The Future of Economic, Business, and Social History. Scandinavian Economic History Review, 60(3), 225-253.

Kipping, M., ve Üsdiken, B. 2014. History in Organization and Management Theory: More Than Meets The Eye. The Academy Of Management Annals, 8(1), 535-588.

Kuhn, T. S. 1972. Scientific Paradigms. Sociology Of Science, 80-104.

Kurt, M. 2016. İşletmecilik Tarihi: Özel Sayıya Giriş. Istanbul University Journal of the School of Business, 45, 2-8.

Miller, R. M. 2010. Latin American business history and varieties of capitalism. The Business History Review, 84(4), 653-657.

Dipnotlar:
Ocak 2017-Ocak 2018 süresince, işletmecilik tarihi alanının doğmuş olduğu Harvard İşletme Okulu’nda araştırmacı olarak yapmış olduğum gözlemlerden çıkarsadığım fırsat alanlarını meslektaşlarım ile paylaşabilmem için, en uygun mecranın yönetim ve organizasyon alanının gelişiminde ayrıcalıklı rol üstlenen ulusal kongremiz olduğunu düşünmem bu gerekçelerin temelini oluşturmaktadır.

Kaynak:
Bu çalışmanın orijinaline 

linkinden ulaşabilirsiniz.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

En Popüler Yayınlar

Öne Çıkan Yayın

4. Uluslararası Dijital İşletme, Yönetim ve İktisat Kongresi | 4rd International Congress on Digital Business, Management & Economics | 20-22 Eylül 2024

4. Uluslararası Dijital İşletme, Yönetim ve İktisat Kongresi | 4rd International Congress on Digital Business, Management & Economics | ...


"Başkalarının yoluna taş koyacağımıza, taş üstüne taş koyalım..."