Araştırmada görünürlük


İnsanın kendi yaptığı araştırmaları, diğer araştırmacılara duyurmasının ilk yolu, tabii ki yazmak. Makaleler, bildiriler, teknik notlar… Ama bazen de konuya daha çok dikkat çekmek, başka araştırmacıların da bu konularda çalışmasını sağlamak, yapılan işlerin değerinin anlaşılması için gerekli oluyor. Türkiye’de bazen akademisyenler çalıştıkları konuları birbirlerinden saklarlar. Şöyle bir inanış var: “Ben çalıştığım araştırma sorusunu söylersem, o da çalışır”. Tabii, o da çalışır ama aslında bu kötü bir şey değil. Eğer bir soruyu bir tek siz çalışıyorsanız, zaten dünyanın gerisi pek de önemli bulmamış demektir ki bu da iyi bir şey değil. Onun için, araştırma konusunu olabildiğince görünür kılmak önemli. Bu görünürlüğü sağlamak için neler yapılabilir? Bence burada ilk adım, bu konuda çalışan diğer akademisyenlerle güçleri birleştirerek hareket etmek.

Çalıştay düzenlemek

Birkaç akademisyenle bir araya gelip çalıştay düzenlemek, bir konunun görünürlük kazanması için bire birdir. Bir araya gelen akademisyenlerin, olabildiğince başka ülkelerden olması, konu olarak biraz birbirinden farklı olması (ama neticede tabii çalıştay konusunda araştırma yapıyor olması) çalıştay için faydalı olur. Çalıştay yapmaya karar verdikten sonra, çalıştayın içerik ve formatını düşünmek lazım. Herkese açık olsun mu? Yoksa davetlilere mi açık olsun? Ya da sadece bildirisi olanlar mı katılsın? Çalıştayların, konferanslardan en önemli farkı, değişik konularda tartışmalara daha çok vakit ayrılması oluyor. Örneğin, her üç bildiri sunumundan sonra tartışma için bir zaman ayrılabilir. Genelde çalıştaylara en uygun tartışma formatlarından birisi panel. O konudaki önemli üç-dört kişiyi, bir panel çerçevesinde bir araya getirip, tartışmayı onların başlatmasını sağlayıp, diğer insanları da içeri çekebilmek çok önemli. Çalıştay düzenleyicisi olarak paneli yönetenlerden birisi siz olabilirsiniz. İnsanların düşüncelerini merak ettiğiniz konularda sorular hazırlayarak, paneli yönlendirebilirsiniz.

Bir çalıştay, o konuda çalışan insanlar bir araya geldiğinde, verimli tartışmalar yaptıklarında başarılı olur. Bunun için de, çalıştayın ne zaman ve nerede yapılacağı çok önemli. Mesela, yapay zekanın bir alt dalındaki bir çalıştayı, gidip majör bir yapay zeka konferansı sırasında, uzak bir yerde yaparsanız, o konudaki herkes konferansa gideceği için çalıştay boş kalır. Onun için benim en faydalı bulduğum yol, çalıştayı, majör bir konferansın çatısı altında yapmak. Birçok konferans zaten bu şekilde çalıştaylar yapmak istiyor ve bunun için bir çağrı yayımlıyor. Bu çağrıya organizatörler olarak; içerik, format, konunun anlam ve önemi vs. gibi konuları bir iki sayfa yazarak başvurulabiliyor. Çalıştayı bu şekilde bir konferans çatısı altında düzenlemenin başka iyi bir tarafı, birçok lojistik detay (kayıt, kahve, oda gibi) konferans yönetimi tarafından hallediliyor. Böylece siz tamamen içeriğe odaklanabiliyorsunuz.

Canavar araştırmacıların sizin çalıştayınıza gelmelerini sağlamanın önemli bir yöntemi de, başka canavar araştırmacıların da geldiğini duyurabilmek. Panele kimlerin katılacağı belli olur olmaz, bunu email listelerinden ilgili kişilere duyurmak faydalı. Davetli bir konuşmacı olması da, yine diğer araştırmacıları çekmek için ideal. Bir diğer önemli etken, bildirilerin basılacak olması (ihtimali). Bazı çalıştaylarda bildiriler hiç basılmaz; bazılarında konferans kitabında basılır. Bazen de, organizatörler, çalıştay sonrası bir dergide özel bir sayı yaparak, çalıştay bildirilerine öncelik vereceklerini söylerler. Bu çalıştaya iyi bildiri çekebilmek için son derece önemli. Tabii organizatörler olarak bunu söyleyebilmek için önce bir dergiyle bunu yapmak için anlaşılmalı.

Dergi özel sayısı çıkarmak

İster yapılan bir çalıştayın çıktısı olsun, ister de bağımsız bir aktivite olsun, bir dergide özel sayı hazırlamak hem araştırma konusunun, hem de sayıyı hazırlayanların görünürlüğünü artırıyor. Bir dergide özel sayı çıkarmak için, önce dergiyle anlaşmak gerekli. Bu iş için bir araya gelen ekipte, istenen derginin editör heyetinde olan ya da oradan bir akademik yakını olan kişi varsa, böyle bir özel dergi sayısı için dergiden söz almak çok daha kolay. Ama böyle bir durum olmasa da, dergilerin editörüne yazarak ilerlenebilir. Burada da çalıştaya yazılmış başvuru gibi, dergiye nasıl bir özel sayı planlandığı, hangi konuları kapsayacağı, bunun neden önemli olduğu ve neden bu dergi için faydalı olacağı anlatılmalı. Hatta, böyle bir dergi sayısı için kimlerin hakemlik yapabileceği listelenmeli (tabii o kişilerden önceden izin alarak). Dergi özel sayıyı kabul ettikten sonra, bu sefer makaleler için çağrıya çıkıp, makale gönderebilecek kişilere ulaşmak gerek. Bu konudaki email listeleri, kişisel olarak çağrının duyurulması, ilişkili konferanslarda tek sayfalık ilanlar bırakmak genelde çağrıyı duyurmak için en sık kullanılan yöntemler. Bu arada her derginin kendi takvimine göre uyulması gereken ara tarihlere dikkat etmek çok önemli. Normal bir dergi başvurusunda, hakem raporlarının geri gelmesi bazen yılı bulur; yazarların düzeltmeleri için aylar verilebilir. Aman dikkat. Özel sayılarda hayat hiç böyle değil; bazen haftalar süresinde düzeltmeler istenebiliyor. Bunun sayıyı çıkaranlar tarafından da, yazarlar tarafından da, hakemler tarafından da bilinmesi çok önemli. Makaleler hakem raporlarına göre seçildikten sonra, genelde özel sayıların başında hem bu makaleleri tanıtan, ama daha önemlisi konuyu ve önemini anlatan iki-üç sayfalık, önsöz kıvamında yazılar olur. Bu yazıları, özel sayıyı çıkaran ekip yazar. Bu önsöz, önemli gördüğünüz problemlere dikkat çekmek için bulunmaz bir fırsat.

Bu akademik dönem, herkesin sizin konularınızı konuştuğu bir dönem olsun…

Kaynak: bolbilim.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

En Popüler Yayınlar

Öne Çıkan Yayın

4. Uluslararası Dijital İşletme, Yönetim ve İktisat Kongresi | 4rd International Congress on Digital Business, Management & Economics | 20-22 Eylül 2024

4. Uluslararası Dijital İşletme, Yönetim ve İktisat Kongresi | 4rd International Congress on Digital Business, Management & Economics | ...


"Başkalarının yoluna taş koyacağımıza, taş üstüne taş koyalım..."