YAYINEVLERİNE GELEN KİTAP BASIM TALEPLERİ



Bu konuya ilgi duyan birisi olarak yayınevlerine gelen kitap basım talepleri hakkındaki 2002'de basılmış ama halen güncelliğini koruyan bir yazıya rastladım. Gayet ilginç ve hoş. Bakalım bizim taleplerimize yayınevleri ne diyecek..

Edebiyattan çakmadığı, hatta Türkçe bilmediği halde sayısız kişi 'Hayatımı yazdım roman olsun' diyerek yayınevlerinin kapısını çalıyor. Kitap hayalleri bazen gerçek, bazen ise duman oluyor.
"Türkiye'de her beş kişiden altısı yazar, yedisi şairdir" aforizması, biraz abartılı olsa da, kitabı yayınlanmış bir şair-yazar olma arzusuyla yanıp tutuşanların sayısı hiç de az değil. Ellerinde bir şiir veya roman kitabı dosyasıyla yayınevlerinin kapısını aşındıranların çoğu, bazen bir mülakatla, bazen de yayın kurulu kararıyla vazgeçmek zorunda kalıyorlar hayallerinden. Yayınevlerinin verdiği bilgiye göre büyük bölümü, dil, kurgu ve anlatım bakımından tam da argodaki 'edebiyatı parçalama' deyimini bire bir karşılayan bu tür dosyalar, bazan yayınevlerine masrafını ödemek kaydıyla ya da bizzat yazarının matbaalarla anlaşması sonucunda kitap olup raflardaki yerini alabiliyor.

Roman yazdım basabilir misiniz?

Yayınevlerine en çok, şiir, öykü ve roman dalında müracatlar yapılıyor. Ötüken Yayınları Genel Yayın Müdürü Erol Kılınç kitap meraklılarının yayınevi serüvenini şöyle anlatıyor: "Adam elinde bir dosyayla gelip, 'Bir roman yazdım. Bunu yayınlayabilir misiniz?' diye soruyor. Şayet gerçek manada dile, konuya, kurguya, roman dalına hakim biriyse tetkik etmek üzere dosyayı kabul ediyoruz. Bunu anlamak için de bir takım dolaylı sorular soruyoruz. İşi, ilgi alanları, tahsil durumu v.s. Verdiği cevaplar zaten gerçek kapasitesini ele veriyor. Hemen oracıkta olumsuz cevap veriyoruz. Aslında onları da kırmak istemiyoruz." Kılınç'a göre, az da olsa yapılan başvurular içinden değerlendirmeye değenler de çıkıyor. 17 yaşındaki lise öğrencisi Aybike Ferda Kılıç'ın Ötüken Yayınları'ndan çıkan "Hüzün Sarmaşıkları" isimli şiir kitabında olduğu gibi.

Beğenmeyince kızıyorlar

Timaş Yayınları da bu tarz başvurularla başı dertte olan yayınevleri arasında. "Ellelerinde birtakım notlarla kitap yayınlatmak üzere gelenlerin haddi hesabı yok" diyen, yayınevi editörlerinden Emine Eroğlu, insanların özellikle edebi yönlerinden çok bir takım sosyal olayları aktarmalarıyla ünlü Ahmet Günbay Yıldız romanlarından da cesaret alarak başvurduklarını kaydediyor. Eroğlu, "İnsanlar roman yazdıklarını iddia edip bizden de yayınlamamızı istiyorlar. Kabul etmeyince de kızıyorlar" şeklinde konuşuyor. Başvuruların büyük bölümünü daha mülakat sırasında reddettiklerini ifade eden Eroğlu, bu tarz başvurulardan çok azının değerlendirmeye alındığını vurguluyor. Eroğlu kitap meraklılarına, "Gidin bu birikimlerinizi önce bir takım edebi dergilerde değerlendirin. Bu şekilde isim yapın. Sonra bize gelin" diyerek teskin ediyor.
Timaş'ın bu tarz başvurular içinden yayınlamaya değer görüp önemli bir satış rakamı yakalayan yayınları da var. Eski ülkücü militanlardan Oğuzhan Cengiz'in anılarının yeraldığı "Yanık Kale" gibi. Ancak Yanık Kale'nin yakaladığı başarı kitap yayınlatma meraklılarına da yeni bir alan doğurmuş. Eroğlu'nun verdiği bilgiye göre, bu kitabın ardından bir çok kişi "Eski ülkücü militanım" diyerek elinde hatıralarıyla soluğu yayınevinin kapısında almış. Öyleki elindeki materyali pazarlamak için, "Ben Abdullah Çatlı'nın yakın arkadaşıydım. Şu tarihte şu eyleme, falanca olaya katıldım" diyenlere bile rastlanıyormuş.

Siz basın, kaç paraysa veririm!

Eroğlu, kitap yayınlatma merakının bazılarında baskı masrafını karşılamayı göze alacak kadar aşırı boyutlara vardığına dikkat çekiyor. Eroğlu, bunlar için şöyle konuşuyor: "Kimisi de geliyor, biz neşretmeyi kabul etmeyince, tüm baskı ve dağıtım masraflarını karşılamayı teklif ediyor. 'Eğer kitap tutarsa, sonra bana geri ödersiniz' diyor. Ama hiçbir şekilde böyle teklifleri kabul etmiyoruz. Ne yazıkki bunu kabul eden yayınevleri de var. Kimisi de gidip bir matbaada kendisi bastırıyor".

Türkçe bilmiyor, roman yazıyor!

Bu konuda ince eleyip sık dokuyan yayınevlerinden biri de Can Yayınları. Hergün onlarca dosyanın gittiği Can Yayınları'nda değerlendirmeye alınan dosyalar, şiir, roman ve deneme olmak üzere ilgili editör kurullarınca inceleniyor. Kuruldan "değerlendirilebilir" notu alan çok azı bu kez Can Yayınları Genel Yayın Yönetmeni Erdal Öz'ün masasına gidiyor. Son kararı Öz veriyor. Öz bu tür dosyalar içinde "Türçesi olmayandan", "kendini yazar sanan kişilere" kadar pek çok örnekle karşılaştıklarını söylüyor. "İçlerinden yayınlatmaya değer bir şey bulunca çok seviniyorum. Kaç satacağı hiç önemli değil, yeter ki edebi yönü olsun. Hemen bastırıyoruz" diyen Öz, "Ama ne yazık ki neredeyse tümü değerlendirlemeyecek kadar kötü oluyor" şeklinde konuşuyor.

Dosyayı kapan kapıya dayanıyor!

Öz, "Türk romanı daha çok genç. Ona rağmen eline dosyayı alan roman yazdım diye kapımıza dayanıyor" diyerek hayretini dile getiriyor. Başvuruların ezici çoğunluğu eksi not alsa da, içlerinde yayınlandıktan sonra ödül alanlar bile var. Murat Gürsoy'un 'Bu Kitabı Çalın'ı ile Selman Kaygısız'ın 'Sandık Lekesi' gibi. Yine kısa bir süre önce yayınevinin kapısını çalan Çanakkaleli emekli İlhan Yüce'nin de dosyası bir hayli beğenilmiş. Yüce'nin kızına anlattığı masalları içeren kitabı 'Sandal Sandal Masallar' ismiyle piyasaya çıkmak üzere.

Açıklarsak rencide olurlar
Everest Yayınları Editörü Osman Akınhay da, kendilerine de bu şekilde çok başvuru yapıldığını belirterek, gelen talepleri, ayrım ve ön yargı olmaksızın incelediğini söylüyor. Bu insanların genelde şiir ve roman dalında yazdıklarını okurla paylaşmak siteyen kimseler olduğunun altını çizen Akınhay, bu şekilde karşılaştığı ilginç başvuruları ise, "İnsanları rencide edebileceği" endişesi nedeniyle isim vermeksizin bile olsa paylaşmaya yanaşmıyor. Akınhay, kendi yayınevlerine bu şekilde başvuru yapıp kitabını bastıran kimsenin bulunmadığını, şimdiye kadar tanınmış isimlerle çalışmayı tercih ettiklerini sözlerine ekliyor.



HAYATIMI YAZDIM ROMAN OLSUN!

Okuyanı az, yazanı çok, romanı kıt, şiiri bol Türkiye'de hergün onlarca kişi elinde bestseller olacak potansiyelde (!) şiir veya roman kitabı dosyasıyla yayınevlerinin kapısını çalıyor. "Hayatım roman" sloganıyla yola çıkan bu tür inatçıların çoğu telefonla red cevabı alırken, dosyasını yayın kuruluna kadar sokabilenler ise, daha onuncu sayfa okunmadan eleniyor. Yayınevlerinin verdiği bilgiye göre büyük bölümü, dil, kurgu ve anlatım bakımından tam da argodaki 'edebiyatı parçalama' deyimini bire bir karşılayan bu tür dosyalar, bazan ya yayınevlerine masrafını ödemek kaydıyla kitap olup raflardaki yerini alabiliyor.

Kaynak: Yenişafak Kültür Eki, 2002

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

En Popüler Yayınlar

Öne Çıkan Yayın

4. Uluslararası Dijital İşletme, Yönetim ve İktisat Kongresi | 4rd International Congress on Digital Business, Management & Economics | 20-22 Eylül 2024

4. Uluslararası Dijital İşletme, Yönetim ve İktisat Kongresi | 4rd International Congress on Digital Business, Management & Economics | ...


"Başkalarının yoluna taş koyacağımıza, taş üstüne taş koyalım..."