YÖNETİM VE ORGANİZASYON KONGRE BİLDİRİLERİNDE BAĞLAM SORUNUNA ELEŞTİREL BİR YAKLAŞIM



Ozan Nadir Alakavuklar Massey Üniversitesi o.n.alakavuklar@massey.ac.nz
Ömür Neczan Timurcanday Özmen Dokuz Eylül Üniversitesi omur.ozmen@deu.edu.tr 
Sevgi Emirza Dokuz Eylül Üniversitesi sevgi.bakar@deu.edu.tr

Anahtar Kelimeler: Ulusal Yönetim ve Organizasyon Kongreleri, Eleştirel Yönetim Çalışmaları, Türkiye, Bağlam

 Ulusal Yönetim ve Organizasyon Kongresi (metnin devamında kongre olarak kısaltılmıştır) 25 yıldır düzenli bir şekilde gerçekleşmekte ve her geçen yıl katılım artmaktadır. Kongre, alanın bilimsel gelişimine ve bilimselleşmesine katkı sunmanın yanı sıra, kıdemli akademisyenler ile genç araştırmacıların bir araya gelmesine yardımcı olan ve bilgi birikiminin aktarılmasını sağlayan bir kurum haline gelmiştir (Özen ve Kalemci, 2009). Ancak, kongrenin kurumsallaşması sürecinde gerek kuramsal gerekse de yöntemsel yetkinlik açısından eleştirilen bazı noktalar da bulunmaktadır (Özen, 2000; 2002).

Özellikle alanın bilimsel olarak kurumsallaşması açısından bu eleştiriler gerekli ve anlamlıdır, diğer yandan bilimsellik çerçevesinde, özellikle tarafsızlık söylemi içerisinde işletmelere ve yönetimsel süreçlere dair karanlıkta kalmış noktalar kolaylıkla göz ardı edilebilmekte, toplumsal ve ekonomik örgütlenme sürecinde kurulan iktidarın varlığı yok sayılabilmektedir. Aslında tarafsızlık ya da değerlerin bir kenara bırakılması söylemi de başka bir değer yargısını ifade etmektedir. Bu bakımdan değerlerden bağımsız bir bilimsel çalışma söylemi gerçekçi bir söylem olmaktan uzaklaşmaktadır (Grey, 2004).

Eleştirel bakış açısı ve eleştirel kuramlar bilimsel söylemin bir parçası olan tarafsızlık ve objektifliğin bu bakımdan her zaman kurulu güç odaklarına yardımcı olduğunu iddia etmekte ve sosyal ve ekonomik yapılara gömülü olan güç ilişkilerini açığa çıkarmanın gerekliliğini savunmaktadır. Yönetim ve organizasyon alanında da özellikle farklı disiplinlerle etkileşerek gelişen ve derinleşen bir eleştirel damar bulunmakta, hem yönetim ve organizasyon akademik alanının hem de yönetim pratiğinin güç ilişkileri temelinde incelenmesi gerektiğini savunmaktadır. Bu bakımdan yönetim ve organizasyon akademisyenlerinin bilgiyi kim için ürettikleri ve ne için kullandıkları sorusu da önem arz etmektedir (Adler, Forbes ve Willmott, 2008; Alvesson, 2008; Westwood ve Clegg, 2003). 

ÇALIŞMANIN AMACI VE ARAŞTIRMA SORUSU 
Bu çalışma, bahsi geçen çerçevede ve kongrenin son 10 yılında sunulan bildirilerin ışığında, yönetim ve organizasyon akademisyenlerinin Türkiye’nin sosyal bağlamıyla çok kısıtlı bir ilişki kurduğunu ve varolan ekonomik ve sosyal konuları büyük oranda göz ardı ettiklerini savunmaktadır. Geleneksel olarak tartışılan bilimsellik sebebiyle iş dünyasına ulaşamama veya uzakta kalma argümanının (Bennis ve O’Toole, 2005; Peng ve Dess, 2010; Pfeffer ve Fong, 2002) tamamen dışında konumlanarak, bu çalışma taşıdığı eleştirel değerler (Guba ve Lincoln, 1994: 112) çerçevesinde yönetim ve organizasyon akademisyenlerini daha radikal olarak hareket etmeye, görgül olarak ele aldıkları yerel bağlamda kurulu olan güç ilişkilerini ifşa etmeye, bu ilişkilerin parçası olduğu ekolojik, ekonomik, sosyal ve kültürel sorunlardan yola çıkarak gündemlerini oluşturmaya davet etmekte ve neden bu konuda yönetim akademisyenlerinin daha ketum davrandığını sorgulamaktadır (ayrıca bkz. Alakavuklar, 2010; Dunne, Harney ve Parker, 2008). 

KURAMSAL ALTYAPI 
Çalışma iki temel kuramsal altyapı üzerine kuruludur. Ana savımız postkolonyal bakış açısıyla öncelikle merkez tabir edilen Amerika Birleşik Devletleri’nden (ABD) transfer edilen yönetim bilgisi (Üsdiken ve Wasti, 2009) ile beraber belirli varsayımların da transfer edildiğini ve bunun bir çeşit epistemik sömürgeciliğe (Ibarra-Colado, 2006) ve akademik bağımlılığa (Alatas, 2003) yol açtığını iddia etmektedir. Daha başka bir ifadeyle, kongrede sunulan çalışmaların ana varsayımlarının özellikle kurumsallaşma çerçevesindeki öncü akademisyenler aracılığıyla merkezden ithal edildiği, bilimselleşme vurgusunun baskın olduğu, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki işletme okullarında görüldüğü üzere bilimsel, pozitivist fakat performans odaklı olduğu, sosyal ve insani konuları göz ardı ettiği iddia edilmektedir (Augier, March ve Sullivan, 2005: 92; Walsh, Weber ve Margolis, 2003). Bu bakımdan ilginç olan nokta çalışmaların hiçbir zaman merkezdeki kadar yetkin ol(a)maması, ancak her sene kongrede benzer çalışmaların özellikle örgütsel davranış alanında tekrar tekrar ortaya çıkmasıdır (Alanın seyri için bkz. Erdem, 2009). 

Örgüt kuramlarında da benzer bir şekilde yeni kurumsal kuramın baskısı fazlasıyla hissedilmekte, merkez takip edilmeye çalışılmakta ve belirli varsayımlar tekrar tekrar üretilmektedir. Diğer yandan alanda önde gelen akademisyenlerin bağlamın çalışılması gerektiğine dair çağrıları (Özen, 2002) ve son dönemde bağlamla doğrudan ilişkili tarihsel öğelere artan ilgi büyük önem taşımaktadır (Kurt, 2016). Bu bakımdan bu çalışma aslında bundan 15 yıl önce Özen’in (2002) savunduğu önerilere katılmakta, eleştirel bir bakış açısıyla bağlamın ekolojik, sosyal, ekonomik ve kültürel sorunlarını daha fazla gözeten duyarlı bir kongre arzusu dile getirmektedir. Çalışmanın diğer kuramsal ayağı, yukarıdaki tartışmayı takip ederek, kongrelerde nelerin çalışıldığına bakarak aslında nelerin yok sayıldığını ortaya çıkarmak üzerine Foucault’nun söylem ve disiplin kuramına dayanmaktadır (Foucault, 1972). 

Bu kurama göre söylemler bir iktidar aracı olarak belirli bir ‘doğru’ tanımlamakta ve bu doğru çerçevesindeki davranışları ya da söylemleri normal, geçerli ve meşru kılarak, farklı varsayımları marjinalleştirmektedir (Philip ve Oswick, 2012). Foucault’ya göre her bilimsel bilgi alanı söylemler aracılığıyla aslında belirli bir iktidar ilişkisi kurmakta, o alanla ilgili doğruları belirlemekte ve hem alanın kendisini, hem de araştırmacıları disipline etmektedir. Westwood ve Clegg (2003) örneğin bu bakış açısıyla örgüt çalışmalarında hangi paradigmaların nasıl baskın hale geldiğini, hangi paradigmaların marjinalize edildiğini detaylı olarak anlatmışlardır. Bu kuramı temel aldığımızda kongrenin geleneksel olarak belirli konuları öne çıkarırken diğerlerini yok saydığı, bazı konuları marjinalize ettiği veya bazı duyarlılıklarla çok sınırlı şekilde ilişkiye girdiği, buna bağlı olarak da alanın belirli varsayımlar çerçevesinde disipline edildiği savunulmaktadır. Tam bu noktada yazarların yönetim ve organizasyon bilgisi ve alanı ile ilişkilerinin de yöntemsel açıdan açıkça ifade edilmesi önem arz etmektedir (Cunliffe, 2003).

Çünkü, yazarlar savundukları eleştirel değerler çerçevesinde epistemolojik ve ontolojik olarak içinde bulundukları bilimsel alandan bağımsız olmadıkları gibi alanın içinde yerleşik olarak yer almakta ve bu konumları itibariyle ilişkisel olarak bilgi üretimine katkıda bulunmaktadırlar (Alvesson, Hardy ve Harley, 2008; Clegg ve Hardy, 1996). Bu durum hem araştırma sorusuna, hem de tartışmaya katkı koymakta, diğer yandan da hangi varsayımlarla bu çalışmanın şekillendiğini ortaya çıkarmaktadır. Birinci yazar Türkiye’de yönetim bilgisinin gelişimini eleştirel bakış açıları ile inceleyen gelişmekte olan genç bir akademisyendir, toplam beş defa kongreye katılma fırsatı bulmuştur. İkinci yazar kongrenin kuruluşundan bu yana sürecin içinde yer alan ve gelişmeleri yakından takip eden kıdemli bir akademisyendir, hem veri toplama hem de analiz sürecinde deneyimi çerçevesinde çalışmaya katkı sunmaktadır. Bütün kongrelere aktif olarak katılmış ve bir çok karar alıcı rol üstlenmiştir. Üçüncü yazar henüz doktora aşamasında özellikle veri toplama ve tartışma sürecinde katkı koyan bir akademisyendir. Şu ana kadar üç defa kongreye katılmıştır.

 İLK BULGULAR
Çalışmada yöntemsel olarak temel düzeyde içerik analizi tercih edilmektedir. Amaç, yayınlanan bildirilerde frekans olarak belirli kelimelerin birbiriyle sayısal farklılığını ortaya koymaktır. Benzer bir çalışma Walsh ve Weber (2002) tarafından gerçekleştirilmiştir. Yazarlar, Academy of Management Journal dergisinde 1958-2000 yılları arasında basılan görgül makalelerde bağımlı değişken olarak performans ve insani refahı inceleyen çalışmaların sıklığını boylamsal olarak karşılaştırmışlardır.

Çalışmamızda bahsi geçen yöntem çok daha sade bir şekilde ele alınmış, elektronik olarak ulaşılabilen kongre bildiri kitapları (15-16-17-18-20-21-22-23-24) tek bir döküman olarak değerlendirilmiş ve belirli kelime sıklıkları frekans olarak kaydedilmiştir. Kongrelerin ‘ulusal’ nitelikte olması, görgül öğelerin Türkiye temelli olması sebebiyle oluşturulan metnin yerel bağlamdaki yönetim ve organizasyon çalışmalarını temsil ettiği düşünülmektedir. Bu sayısal yöntem izlenirken en temel amaç - içerik analizinde kelime saymanın kısıtlarının farkında olarak (Unerman, 2000) - kongrede sunulan bildiriler ışığında belirli varsayımları temsil eden kelime sayılarına ulaşmak ve çok temel düzeyde bir karşılaştırma yapmaktır.

Yapılan ilk analizler sonucunda bildiri kitaplarında yayınlanan toplam 2205 bildirinin yaklaşık %54’ine tekabül eden 1190 bildiri analize dahil edilmiştir†. Oluşturulan ana metin içinde Türkiye bağlamında ekolojik, sosyal, ekonomik ve kültürel dokuyu örgüleyen mekanizmaları ve yapıları temsilen bazı kelimeler aranmıştır. Kelimeler yazarlar tarafından seçilmiştir. Her kelimenin bağlamla ilgili belirli bir ilişkiyi temsil ettiği düşünülmektedir‡. Örneğin, mutluluk, sosyal ve kültürel anlamda örgütsel faaliyetler sonucunda sahip olunmak istenen bir özelliği temsil ederken, işsizlik önemli bir sosyo-ekonomik sorunu temsil etmektedir.

Küresel ısınma etkileri itibariyle en genel ve güncel ekolojik ve dolayısıyla ekonomik örgütlenme sorunu olarak değerlendirilirken, kapitalizm ve neoliberalizm ekonomik örgütlenmeyi ve baskın ideolojik yapıyı temsil etmektedir. Feminizm erkek egemen yapıyı sorunsallaştıran bir kuram olarak değerlendirilirken, LGBT ya da eşcinsel kelimeleri çeşitlilik tartışmalarına referans olarak değerlendirilebilir. Bu bakımdan kongrede sunulan bildirilerin inceledikleri konularda ve Türkiye bağlamında bu tür ilişkileri ne kadar göz önüne aldıkları sayısal olarak anlaşılmaya çalışılmıştır (Bkz. Tablo 1).

TABLO 1:

Türkiye Bağlamında Ekolojik, Sosyal, Ekonomik ve Kültürel Dokuyu Örgüleyen Mekanizmaları ve Yapıları Temsil Eden Bazı Kelimeler ve Sıklıkları

Mutluluk 215
İşsizlik 102
Küresel ısınma 83
Kapitalizm 64
Eşitsizlik 55
Feminizm ve feminist 4 ve 30 – toplam 34
Eşcinsel ve LGBT 5 ve 12 – toplam 17
Neoliberalizm 12
Yoksulluk 11
TOPLAM 593

Diğer yandan, aynı metin içinde örgütsel etkinliği ve etkililiği ön plana çıkaran ve ana akım çalışmaların da üzerinde fazlasıyla durduğu bazı kelimeler de aranmıştır (Bkz. Tablo 2).


TABLO 2: 
Örgütsel Etkinliği ve Etkililiği Ön Plana Çıkaran Yapıları Temsil Eden ve Ana Akım Tabir Edilen Çalışmalarda Sıkça Geçen Kelimeler ve Sıklıkları 

Performans 10.020 
Örgütsel bağlılık 1392 
Örgütsel vatandaşlık 926
Verimlilik 579 
‘kâr’ ve ‘kârlılık’ 325 ve 201 – toplam 526
 TOPLAM 13.443 

Sadece kelimeleri saymak çalışmaların bütünlüğüne dair bize eksik bir tablo sunsa da örneklemin büyüklüğü düşünüldüğünde çıkan rakamlar yukarıdaki tartışmanın ışığında bize biraz olsun ışık tutmaktadır. Yöntemin tüm kısıtlarına rağmen, yazarlar açısından önemli olan iki kelime grubu arasında açıkça ortaya çıkan uçurumdur. Bir yanda kısaca yerel bağlamda çeşitli ilişkilere ve sorunlara atfen değerlendirilebilecek kelimeler 593 defa bildirilerde yer alırken, örgütsel etkinlik ve etkililik temelli konular ile ilgili kelimeler 13.443 defa bildirilerde yer almaktadır. Bu karşılaştırma sonucunda kongrenin önceliklerine dair önemli bir görgül kanıta ulaşıldığı düşünülmektedir.

 TARTIŞMA VE SONUÇ
Kongre bildirilerinin %54’ü incelendiğinde yönetim ve organizasyon camiasının yerel bağlamla ilişkisi ekolojik, sosyal, ekonomik ve kültürel sorunlar göz önüne alındığında çok kısıtlı gözükmektedir. Performans odaklı kelimelerin sıklığı ile sosyal, ekolojik, ekonomik ve kültürel bazı mekanizmaları temsil eden kelimelerin sıklığı arasındaki uçurum, yönetim ve organizasyon akademisyenlerine ve özellikle kurumsallaştığı düşünülen kongreye dair bizce önemli sorular sorulmasını gerektirmektedir: Türkiye’de yaşayan ve çalışan bir çok insanı etkileyen bu tür konular neden performans ve diğer konular kadar çalışılmamaktadır? Neden Türk yönetim ve organizasyon camiası toplumsal anlamda güç ilişkileri ile yoğrulu bu kavramları çalışmaktan kaçınmaktadır?

Bahsi geçen kelimeler örgütsel yaşamın ve örgütlerin içinde bulunduğu bağlamın bizce yakıcı bazı sorunlarını temsil etmektedirler. Ortaya çıkan bu durum bizce epistemik sömürgeciliğin bir sonucu olarak değerlendirilebilir. Özellikle ABD merkezli kuramların ve çalışmaların öncü sayılması, işletme eğitiminde yine ABD merkezli işlevselci varsayımların geçerli olması epistemik sömürgeciliği ve akademik bağlılığı güçlendiren faktörler olarak değerlendirilmektedir.

Kongrenin, bu bakımdan, ABD’deki ana akım işlevselci, pozitivist çalışmaları ve onların sosyal konularla olan ilişkilerini Türkiye bağlamında tekrar ürettiği iddia edilebilir (Bknz. Walsh ve Weber, 2002). Türkiye’de işletme okulları yönetimci ve bilimsel olmayan söylemden daha bilimsel ve pozitivist yapıya doğru merkezi temel alarak kuramları transfer ederken, maalesef merkezi de esir alan bizce sıkıntılı varsayımları da (Burrell ve Morgan, 1979; Westwood ve Jack, 2008) transfer etmiştir.

 Kongre tam bu noktada önemli bir rol üstlenmiş, didaktik, yönetimci ve davranışçı anlayışa karşı pozitivist bilimselliği savunmuş, ancak sosyal sorunlara olan ilgi çok daha kısıtlı düzeyde kalmıştır. Bu noktada biz yazarların bilimselleşme çabalarına karşı durması gibi bir durumun söz konusu olmadığı hatırlatılmalıdır, özellikle pozitivist bakış açısıyla da örgütsel ve toplumsal eleştiri yapılabileceği unutulmamalıdır (Korkut Boratav’ın çalışmaları yerel bağlam açısından iyi bir örnek olarak verilebilir).

Ancak bilimselleşme söylemiyle beraber (özellikle ABD merkez olarak düşünüldüğünde) alanın gelişimi sebebiyle (Augier, March ve Sullivan, 2005: 92; Burrell, 1996) ideolojik bir tarafsızlık varsayımının ve sosyal konuları – bilimsel olarak çalışılsa bile – işletme bakış açısıyla ele alma motivasyonunun da transfer edildiği düşünülmektedir (Marens, 2010; Walsh, Weber ve Margolis, 2003). Transfer sürecinin tek taraflı olmadığı, yerelin de bir şekilde kendi etkisini ortaya koyduğu unutulmamalıdır. Varsayımların transferi ile beraber geçmişten gelen alışkanlıkların da etkisiyle Türkiye’ye has bir görgülcülük anlayışının ortaya çıkmış olduğu da not edilmelidir (Özen, 2002).

Kongrenin bu anlayışa meydan okumaya çalışırken, ister istemez kendisini ne kadar tekrarladığı da tartışmaya açıktır. Bu bakımdan yukarıda tartışılan yönetim bilgisinin kim için ve ne için üretildiği sorusu tekrar anlam kazanmaktadır. Yönetim ve örgütlenme süreci doğası gereği belirli çıkarlar ve güç ilişkileri üzerine kuruludur, esas soru ortaya çıkan çıkar çatışmaları ve sosyal problemler karşısında biz yönetim ve organizasyon akademisyenlerinin kimden yana taraf olduğu ve ne tür sorunları (örneğin karlılık mı, kamu çıkarı mı?) öncelediğidir (Delbridge, 2014; Fleming ve Banerjee, 2016).

Bir okul olarak düşünülen kongrenin farklılıklara daha açık olarak kurgulanması yanında kendi varsayımlarını ve önceliklerini gözden geçirmesinde yarar görülmektedir. Diğer yandan bu çalışmanın amacı doğrusal bir yetersizlik ilişkisi kurmaktan öte kongrenin bir bilimsel kurum olarak başardıkları yanında, kısıtlı kaldığı noktaları eleştirel bir bakış açısıyla ve belirli değerler çerçevesinde ortaya koymaktır. Türkiye’nin gelişmekte olan bir ülke olarak gerek örgütsel gerekse sosyo-ekonomik ve kültürel anlamda tartışılması gereken birçok problemi bulunmaktadır. İşletmeler, örgütlenme biçimleri, yönetim ve yöneticilerin sorumlulukları en temel örgüt ve çevre ilişkisi düşünüldüğünde bu problemlerden bağımsız düşünülemez.

Aynı şekilde yönetim ve organizasyon camiası da bu problemlerden yalıtılmış bir dünyada yaşamamaktadırlar. Bugünden yarına reçete bazlı kesin çözüm önerilerinin gerçekçi olmadığı bir yana bırakılırsa, yerel bağlamdaki sorunların araştırma sorularına dahil edildiği, gelir dağılımındaki eşitsizliğin, yabancılaşmanın, işsizliğin, ekonomik ve ideolojik varsayımların, örgütlerde veya toplumun belirli kesimlerinde kurulan tahakkümün ve bunlara vesile olan araçların (örgütsel kültür, örgütsel vatandaşlık, insan kaynakları yönetimi, yönetim bilgisi, vb.) sorunsallaştırıldığı, ‘kimin yararına çözüm’ sorusunun sorulabildiği ve doğası gereği iktidar üzerine kurulu olan yönetimin çıkarlarının öncelenmediği bir kongreyi savunmak bizce önem arz etmektedir (Alakavuklar ve Parker, 2011).

Yerel bağlamı, sadece transfer edilen – ana akım olsun, eleştirel olsun – Batı-merkezli kuramların test edildiği çevreden yalıtılmış bir malzeme olarak görmek yerine (Ibarra-Colado, 2006), yerel bağlamı farklı kılan özelliklerden ve ekolojik, sosyal, ekonomik ve kültürel sorunlardan yola çıkarak, merkez ve çevre ilişkisini yeniden gözden geçirerek çalışmalar yapmak bizce çok daha anlamlı olacaktır (Jack vd., 2012: 158-159). Kongrenin bilimselleşme kaygısı kadar toplumsal süreçlere dahil olma kaygısı gütmesi bu bakımdan ümit edilmektedir.

Bu bağlamda yönetim ve organizasyon camiasının işletmelerin ve örgütlerin performansı yanında onların sosyal dokuya olan etkilerini, çıkar ilişkilerini ve kimlerin yönetimsel süreçlerden zararlı çıktıklarını çalışması hem bağlam ile daha yakın ilişkiye girmelerini sağlayacak, hem de toplumsal anlamda daha fazla söz sahibi olmalarına yardımcı olacaktır.


KAYNAKÇA
Adler, P., Forbes, L., ve Willmott, H. 2008. Critical management studies. J. Walsh, ve A. Brief (Der), Academy of management annals, 1:119-180. New York: Lawrence Erlbaum.

Alakavuklar, O. N. 2010. Eleştirel bakış açısı: Türkiye için bir lüks mü yoksa gereklilik mi?. 18. ulusal yönetim ve organizasyon kongresi bildiriler kitabi: 290-298.

Alakavuklar, O. N., ve Parker, M. 2011. Responsibility and the local: 0054 heprospects for critical management in Turkey. Critical Perspectives on International Business, 7(4): 326-342.

Alatas, S. F. 2003. Academic dependency and the global division of labour in the social sciences. Current Sociology, 51(6): 599-613.

Alvesson, M. 2008. The future of critical management studies. D. Barry ve H. Hansen, (Der.), The SAGE handbook of new approaches in management and organization: 13-30.

Alvesson, M., Hardy, C., ve Harley, B. 2008. Reflecting on reflexivity: Reflexive textual practices in organization and management theory. Journal of Management Studies, 45(3): 480-501.

Augier, M., March, J. G. ve Sullivan, B. N. 2005. Notes on the evolution of a research community: Organization studies in Anglophone North America, 1945–2000, Organization Science, 16(1): 85-95.

Bennis, W. G., ve O’Toole, J. 2005. How business schools lost their way. Harvard Business Review, 83(5): 96–104.

Burrell, G. 1996. Normal science, paradigms, metaphors, discourses and genealogies of analysis. S. Clegg, C. Hardy ve W. Nord (Der.), The Sage handbook of organization Studies. London: Sage

Burrell, G., ve Morgan, G. 1979. Sociological paradigms and organisational analysis. London: Heinemann.

Clegg, S., ve Hardy, C. 1996. Representations. S. Clegg, C. Hardy, ve W. R. Nord, (Der.), Handbook of organization studies: 676–708. London: Sage.

Cunliffe, A. L. 2003. Reflexive inquiry in organizational research: Questions and possibilities. Human Relations, 56(8): 983-1003.

Delbridge, R. 2014. Promising futures: CMS, post‐disciplinarity, and the new public social science. Journal of Management Studies, 51(1): 95-117.

Dunne, S., Harney, S., ve Parker, M. 2008. Speaking out: The responsibilities of management intellectuals: A survey. Organization, 15(2): 271-282.

Erdem, F. 2009. Örgütsel davranış araştırmalarında niş alanlar nasıl belirleniyor? Ulusal yönetim ve organizasyon kongresi yazını üzerine kısa bir değerlendirme. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 4(1): 65-78.

Fleming, P. ve Banerjee, S. B. 2016. When performativity fails: Implications for critical management studies. Human Relations, 69(2): 257-276.

Foucault, M. 1972. The archaeology of knowledge. London: Tavistock Grey, C. 2004. Reinventing business schools: The contribution of critical management education. Academy of Management Learning & Education, 3(2):178-186.

Guba, E. G. ve Lincoln, Y. S. 1994. Competing paradigms in qualitative research. N. K. Guba ve Y. S. Lincoln (Der.), Handbook of qualitative research: 105-117. London: Sage.

Ibarra-Colado, E. 2006. Organization studies and epistemic coloniality in Latin America: Thinking otherness from the margins. Organization, 13(4): 463-488.

Jack, G., Zhu, Y., Barney, J., Brannen, M. Y., Prichard, C., Singh, K., ve Whetten, D. 2013. Refining, reinforcing and reimagining universal and indigenous theory development in international management. Journal of Management Inquiry, 22(2): 148-164.

Kurt, M. 2016. İşletmecilik tarihi: Özel sayıya giriş. İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi Dergisi, 45: 2-8.

Marens, R. 2010. Destroying the village to save it: corporate social responsibility, labour relations, and the rise and fall of American hegemony. Organization, 17(6): 743-766.

Özen, Ş. 2000. Türk yönetim/organizasyon yazininda yöntem sorunu: Kongre bildirileri üzerine bir inceleme. DAÜ Turizm Arastirmalari Dergisi, 1(1): 89-118.

Özen, Ş. 2002. Türkiye’deki örgütler/yönetim araştırmalarında törensel görgülcülük sorunu. Yönetim Araştırmaları Dergisi, 2 (2): 5-31.

Özen, Ş., ve Kalemci, A. 2009. Ulusal yönetim ve organizasyon kongresi'nin doğuşu, kurumsallaşması ve alana etkileri. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 4(1): 79-112.

Peng, M. W., ve Dess, G. G. 2010. In the spirit of scholarship. Academy of Management Learning & Education, 9 (2): 282–298.

Pfeffer, J., ve Fong, C. T. 2002. The end of business schools? Less success than meets the eye. Academy of Management Learning & Education, 1(1): 78-95.

Phillips, N., ve Oswick, C. 2012. Organizational discourse: Domains, debates and directions. Academy of Management Annals, 6: 435–481.

Unerman, J. 2000. Methodological issues-reflections on quantification in corporate social reporting content analysis. Accounting, Auditing & Accountability Journal, 13(5): 667-681.

Üsdiken, B. ve Wasti, S. A. 2009. Preaching, teaching and researching at the periphery: Academic management literature in Turkey, 1970—1999. Organization Studies, 30(10): 1063-1082.

Walsh, J. P., ve Weber, K. 2002. The prospects for critical management studies in the American Academy of Management, Organization, 9(3): 402-410.

Walsh, J.P., Weber, K. and Margolis, J. D. 2003. Social issues and management: Our lost cause found. Journal of Management, 29(6): 859–881.

Westwood, R. ve Clegg, S. 2003. The discourse of organization studies. Dissensus, politics, and paradigms. Debating organization. Point-counterpoint in organization studies: 1-42. Indianapolis:Wiley-Blackwell.

Westwood, R. ve Jack, G. 2008. The US commercial-military-political complex and the emergence of international business and management studies. Critical Perspectives on International Business, 4(4): 367–388

† Yazarlar öncelikle elektronik olarak ulaşılabilen bildiri kitaplarını değerlendirmeye almışlardır. İlerleyen süreçte fiziki basılı kitapların da analize dahil edilmesi hedeflenmektedir.

‡ Kelimelerin seçiminde özellikle eleştirel kuramların üzerinde durduğu kavramlar gözetilmekle beraber, yazarlar ilgili kelimeleri seçerken yukarıda tartışılan değerler ışığında subjektif olduklarını ve alternatif kelimelerin farklı sonuçlar getirebileceğini kabul etmektedirler. Diğer yandan bu durumun bu çalışmada savunulan ana savı etkilemeyeceği savunulmaktadır.

*Bu calışmanın hazırlanması sürecinde bildiri kitaplarını bizle paylaşan ve katkılarını sunan Serkan Dirlik'e teşekkür ederiz.

Kaynak: 25. Yönetim ve Organizasyon Kongresi Bildiriler Kitabı, 
Bildiriler kitabına erişim için tıklayınız

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

En Popüler Yayınlar

Öne Çıkan Yayın

4. Uluslararası Dijital İşletme, Yönetim ve İktisat Kongresi | 4rd International Congress on Digital Business, Management & Economics | 20-22 Eylül 2024

4. Uluslararası Dijital İşletme, Yönetim ve İktisat Kongresi | 4rd International Congress on Digital Business, Management & Economics | ...


"Başkalarının yoluna taş koyacağımıza, taş üstüne taş koyalım..."