Doç. Dr. Emrah Safa Gürkan‏'dan Yabancı Dil Üzerine Tavsiyeler





Doç. Dr. Emrah Safa Gürkan‏'dan Yabancı Dil Üzerine Tavsiyeler

"Daha bana İngilizce öğrenmek için ne yapalım demeyin. Rusça, Latince okumuş, yabancı dili Almanca olan bir  Macar kaç yaşından sonra şöyle düzgün Türkçe öğreniyorsa, siz de fiil bile çekmeyen, ismin hali olmayan, tek zorluğu preposition olan İngilizceyi bir zahmet öğrenin, hala shortcut peşindesiniz." sözleri ile yabancı dil konusunda aşağıdaki videoyu paylaşan Doç. Dr. Emrah Safa Gürkan, son olarak yabancı dil öğrenimi konusunda önemli paylaşımlarda bulundu.

Dil öğrenmenin kilit noktaları:
 1.Öncelikle kullanmayacağınız dili öğrenmeyin. Unutmayın öğrenmek değil akılda tutmak zor. 
 2. İng bilen işin %90'ını halletmiştir, belki yanına 2. bir dil. 
Diğerleri high maintenance lükstür ve işe yarayacaksa öğrenilmeli...

Dili hayatınızın bir parçası haline getirmenin yolunu bulun. Bu müzikle olabilir, kitapla ya da filmle. Ama günlük tüketmeniz gerekir. "Fatmagül’ün suçu ne" izleyip, Flash TV modu takılıp akıcı İngilizce, Fransızca konuşamazsın. Kusura bakma para sende olabilir ama dil olamaz...

Dil öğreten kitapların ve kursların amaçlarıyla sizinkiler uyuşmayabilir. Mesela kurslar genelde sosyalleşirken kullanılacak beylik laflar öğretir, fazlasını vermez, belli tensleri bile göstermezler, kullanılmaz derler (passe simple). Zaten 4-5 kur gelip vazgeçer ayran gönüllü halk, hele hele öyle Hollandaca vs. alıyorsanız iş size düşüyor, kursun ötesine geçmeniz lazım.

Kitaplar da amacınıza uygun olmayabilir. Bir dilin gramerinin ana hatları 2 haftada öğrenilebilecekken, olayı 1 yıla yayan bu kitaplar, role playing group work vs. vakit harcayıcı faaliyetler yaptırır, zira ilk kez öğrenenler için dizayn edilmiştir. Kendi yolunu kendin çizeceksin.

İlk tabi okumayı halletmem lazım, o yüzden önce fiilleri öğrenirdim, bu bir metni çok iyi bilmeden de ana hatlarıyla anlamanıza yardımcı olacaktır. Akademisyen olduğum için de bol bol metin okuyarak pekiştirirdim. Ağır bilimsel met. okuyanlar için ideal.

İlber Ortaylı Hoca'dan öğrendiğim bir şey de sözlük okumaktı ama 1000 sayfalık sözlük oku oku bitmiyor. Her halükarda bilmediğiniz kelimeyi kökünden vs. türetmeyi bilmeniz gerekmekte. Birbirine yakın dillerde büyük avantaj.

Mesela "vendre" gibi bir fiili İngilizce "vendor" kelimesinden çıkarabilirsiniz. Latin dillerinin birbirleriyle böyle bağları vardır (bazen de feci yanıltır). İngilizce-Hollollandaca ve Almanca gibi Cermenic dandirik dillerde de görülür Latince öğrenin önce diğerleri kolay diyen saçmalıyordur, net.

Kulağı eğitmek için de yabancı müzik, film, dizi... Çocukken kulaklıktan Bob Dylan dinler sözlerini çıkarmaya çalışırdık, biraz merak olmalı... O zaman internet yok, dünya savaşı yılları tabi. Hala birçok kelime bende şarkıyla bağlantılı.
 Örneğin; Alibi ya da pawn: Like a rolling stone

Mesela Almanca müzikten nefret ettiğim ve ne Klaus Kinski ne Wim Wenders sevmediğim için Almanca'yı unutup dururdum. Şimdi artık kolay, Netflix'i açın dublaj mı koyacaksın altyazı mı keyfine kalmış. Ayrıca bilgisayar oyunları bile yabancı dil olabiliyor. Telefonu Katalanca yapabiliyorsun.

Yazma kısmına gelince bu en son gelişecek şey ve gelişmiş dillerin spesifik özellikleri var. Mesela bir fizik profesörü gelip 5 sayfa yazamaz sosyal bilimlerde, özet babında da olsa. Pratikle bol bol okumayla halledilecek bir şey.

Dinlediğini anlamak bazı dillerde en zor şey olabilir, Bkz. Fr. İng. Port. Katalanca ve bir yere kadar İspanyolca. Oysa Almanca, İtalyanca, Farsça, Türkçe gibi vurgulu dillerde böyle bir problem yok. Anlamayı geliştirmek için bol bol film müzik dizi.

Öğrenmenin en kolay yolu aktif kullanım tabi, ideali gidip oralarda 1 ay da olsa kalmak, kültürü öğrenmek, 1 nevi dil kürü... Her yaz 2-3 ay dil kursuna giderdim Bilkent'teyken. Herkes sizde ne çok para var derdi. Oysa altındaki araba kadar masraf etmedim 7 yılda ama öncelikler...

Tabi aksan işi biraz müzik kulağı istiyor. Utanarak itiraf ediyorum Anadolu Lisesi'ndeyken İng. dersleri sıktığında arkada BBClik oynardık İlker'le. O bana bağlanır işte Bombay'a ben önümdeki metni okurum sonra ona geri vs. Hoca dövdü bizi gürültü yapıyoruz diye vizyonsuz.

Tabi o zaman Anadolu Lisesi diye birşey vardı, Gölcük'tekine 88 netle girmiştim o kadar yüksekti. puanı 36 ya da 72 kişi alan taş çatlasın 100 okul ya vardı ya yoktu. 12 yaşında İngilizce öğretiyor, 2 hoca hazırlıkta haftada 32 saat. Zaten kafamızda bir yerler erken açıldı belki.

Bilkent'te çok iyiydi eğitim alanında. 2 kişilik Japonca sınıfı vardı, o hocayı kovmadı. Bilkent 2 öğrencin var diye yıllarca. Sonra kütüphanede her dilde kitap var vs. Georgetown Latince ve Arapça'da çok iyiydi, bir de İspanyolca bilenlere Portekizce Katalanca sınıfları vardı.

Her halükarda iş sizde bitiyor, kimse 10 dil öğrenmedi bu okullarda da. Ama gene de üniversitenizi iyi seçin, çağın gereklerine ve hedeflerinize göre sınıftaki öğr. sayısı, hoca kalitesi, altyapı vs. öğrenin. 200 kişilik amfide sos. bil. bile olmuyor artık mimarlık nasıl olsun?

Bu hizmeti verdim, artık hozam kaç dil biliyorsunuz vs sormayın. ESG yazıyorum google'a kaç dil biliyor diye tamamlıyor. Otistik 1 dil makinesi gibi hissediyorum, bunlar araçtır, amaç değil. Kaldı ki cevabı olmayan bir soru, bilmekten kasıt ne: Anlamak, okumak, konuşmak, yazmak?

Son bir laf da tarihçilere. Tez hocalarımdan biri James B. Collins diye bir Fransız tarihçisiydi, bana dil bilip iyi tarihçi olan azdır demişti. Kızmıştım ama ne kadar doğruymuş. Dil öğrenmekten metoda zaman mı kalmıyor, yoksa onun arkasına sığınmak daha mı kolay, nedir doğru?

Oysa dil araçtır, önce tarihçisin sonra polyglot. Kimsenin okuyamadığı bir dili çevirmek değil senin görevin. Bu Osmanlı tarihi alanında da böyledir, işte Osmanlıca metni okursun aynen hop alırsın. Nasıl olsa millet okuyamıyor, yap gizemini, ol ulemanı.

Dilleri üçer beşer eğer çok yatkın değilseniz öğrenmeye çalışmayın. Geliyor hocam İspanyolca, İtalyanca öğreniyorum yanına da Kürtçe Moğolca katıcam vs. lahavlevela. Bari yakın dilleri öğrenin aynı anda öğrenecekseniz, birbirini desteklesin.

Bir de öğrenilemeyecek diller var, bunları öğrenen görmedim. Arapça, Çince, Japonca, vs... Girmeden bir kez daha düşünün, orada yaşamadan ya da saatlerce çalışmadan öğrenmek zor, bir Fransızca gibi çocuk oyuncağı değil yani.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

En Popüler Yayınlar

Öne Çıkan Yayın

4. Uluslararası Dijital İşletme, Yönetim ve İktisat Kongresi | 4rd International Congress on Digital Business, Management & Economics | 20-22 Eylül 2024

4. Uluslararası Dijital İşletme, Yönetim ve İktisat Kongresi | 4rd International Congress on Digital Business, Management & Economics | ...


"Başkalarının yoluna taş koyacağımıza, taş üstüne taş koyalım..."