III. MODERN YÖNETİM YAKLAŞIMLARINDA KALİTE BOYUTLARI
İkinci Dünya Savaşı sonrasında Neoklasik Yönetim Kuramı yerini Modern Yönetim Kuramına bırakmıştır. Bu kuram, Sistem Yaklaşımı ve Durumsallık Yaklaşımı olmak üzere iki ana başlık altında incelenmektedir.
A.Sistem Yaklaşımı
Bu yaklaşımın esasını
oluşturan “sistem” kavramı, dışarı ile etkileşim içerisinde olan, belli
parçaların oluşturduğu bir bütün olarak tanımlanmaktadır. Sistem yaklaşımı ise,
bütünü oluşturan bu parçaları ve birbiri ile olan ilişkilerini incelemektedir.
Sistem yaklaşımı sayesinde, yönetici kendisini dar bir alanda tutmak yerine,
tüm sistemle ilgilenme, alt sistemlerin amaçları ile uyum içerisinde bir örgüt
yapısı tesis etme, alt sistemlerin tüm sisteme olan katkılarını belirleyebilme
gibi konularla ilgilenmektedir. Sistem yaklaşımının özellikleri kısaca şu
şekildedir[1]:
-Sistem ve alt sistem
ilişkisi: Her sistem, kendisini meydana getiren alt sistemlerden oluşur.
-Kapalı ve açık
sistemler: Sistemler, faaliyet gösterdikleri alanda çevre ile alış veriş
içerisinde ise açık sistem, tersi durumda da kapalı sistem olarak
tanımlanmaktadır.
-Her sistem bir çevrede
faaliyet göstermektedir: Sistemin faaliyet gösterdiği ortam ve sistem dışında
kalan her şey çevre olarak ifade edilmektedir.
-Sistemin sınırları:
Sistemin başladığı ve bittiği noktadır. Kapalı sistemlerde çevre ile etkileşim
olmamakla beraber, açık sistemlerde sınırda da alış veriş yapılabilir.
-Değişken-
parametreler: Bütün sistemlerde, sistem yapı ve işleyişine etki eden faktörler
bulunmaktadır. Sistem içerisinde olan faktörler değişken olarak
adlandırılırken, sistem dışında olanlar parametre olarak tanımlanmaktadır.
-Sistemlerde olumlu ve
olumsuz entropi görülür: Sistem içerisindeki faaliyetlerin bozulması,
aksamaların meydana gelmesi ve faaliyetlerin durması yönündeki eğilime entropi
olarak tanımlanırken, durumun tersine gelişmesi negatif entropi olarak
adlandırılır.
-Sistemlerde dengeli
durum ve dinamik denge: Açık sistemler, çevreden alınan girdiler vasıtası ile
dengeyi sağlarlar. Bu durum negatif entropiyi de ilgilendirmektedir.
-Açık sistemlerde geri
bildirim (feedback) mekanizması etkindir: Açık sistemlerin dengeyi sağlamasında
faydalandıkları unsur geri bildirimdir.
-Değişik girdi-çıktı
(input-output) ilişkisi: Kapalı sistemlerde girdi ve çıktı arasındaki bağlantı
ile doğrudan neden-sonuç etkileşimi var iken, açık sistemlerde değişik süreçler
de söz konusudur.
Sistem yaklaşımında
örgütün kalite politikası ve amaçları, etkileşim içerisinde bulunduğu
sistemlerle örtüşmelidir. Toplam kaliteyi elde edebilmek için, bütün
sistemlerin ortak amaçlarda buluşması ve süreçte rol alması gerekmektedir.
Bütün süreçler, bir birlerini olumlu ya da olumsuz olarak etkiledikleri için,
bütün sistem ve alt sistemlerin kalite çalışmalarına katılımının sağlanması
gerekmektedir.
B.Durumsallık Yaklaşımı
Durumsallık yaklaşımı,
örgüt yapısını, iç ve dış şartlarla olan ilişkilerin boyutuna göre ele
almaktadır. Bu yaklaşımda, örgüt yapısı bağımlı değişkendir[2]. Örgütün
içinde bulunduğu koşul ve çevreye göre yapısal değişikliklerin arz ettiği yaklaşımda,
her örgütün durumu, faaliyet alanı ve çevresi diğerlerinden farklılık
göstermektedir. Koşullar farklılık gösterdiği için, örgütler de farklılaşır.
Her yönetim ve örgütü, çevresine ait koşullar, teknoloji ve personelin
sosyo-kültürel özellikleri ile birlikte ele almak, sorunlara çözüm aramak
gerekmektedir[3].
Çevresel unsurlar bağımsız değişken olarak ele alınırken, yönetim kavram ve
teknikleri bağımlı değişken kabul edilmekte ve iki değişkenin ilişkisi üzerinde
durulmaktadır[4].
Çağın gerektirdiği
rekabet koşullarında, kalite ihtiyacı gözönüne alındığı takdirde, durumsallık yaklaşımını
benimseyen örgüt ve çevreler kalite çalışmalarına ağırlık vermelidir.
C.Amaçlara Göre Yönetim
Amaçlara göre yönetim yaklaşımı, ilk olarak 1954 yılında Peter Drucker tarafından kullanılmıştır. Bütün yöneticileri amaca ulaşma doğrultusunda teşvik eden, organizasyonun canlı ve üretken olmasını sağlayan bir yönetim anlayışıdır. Amaçlara göre yönetim, yöneticilerin, belirledikleri ve sorumlu oldukları amaçlara zamanında ulaşmak üzere tasarlanmıştır[5].
Aşağıdaki tablodan anlaşılacağı üzere amaçlar, lider
tarafından belirlenmektedir. Belirlenen bu amaçlara ulaşmak için çeşitli strateji
ve yöntemler geliştirilerek sonuca varılmaktadır[6]:
Tablo 5. Amaçlara Göre Yönetim Modeli
Kaynak: 12manage.com
Amaçlara
Göre Yönetim yaklaşımı, oldukça başarılı olan bir yönetim yaklaşımıdır. Peter
Drucker, amaç belirleme, öz kontrol ve öz değerlendirme olmak üzere üç unsurun bu
yaklaşım içerisinde, bulunması gerektiğini vurgulamıştır. Mc Gregor, Drucker’in
çalışmalarından faydalanarak bu yaklaşıma yeni katkılarda bulunmuştur. Amaçlara
Göre Yönetim süreci aşağıdaki gibi işlemektedir[7]:
-Stratejik
planlama hiyerarşisini belirleme,
-Amaçları
belirleme,
-Faaliyetleri
planlama,
-Amaçlara
göre yönetimi uygulama,
-Kontrol
ve değerlendirme,
-Örgüt
ve yönetim açısından gelişimi sağlama.
Amaçlara
Göre Yönetim yaklaşımının başarı sağlamasındaki en önemli unsur, doğru amaç ve
stratejileri belirlemektir. Belirlenen stratejileri uygulama sırasında gerekli
kontrol ve değerlendirmeler yapılmalıdır. Çalışma, istenilen gelişimin
sağlanması ile amacına ulaşmış olacaktır.
Weinrich[8], Amaçlara
Göre Yönetim Yaklaşımı’nı sistem modeli çerçevesinde güncellemiş ve aşağıdaki
gibi bir tablo oluşturmuştur:
Tablo 6.
Amaçlara Göre Yönetim Yaklaşımında Sistem Modeli
Kaynak: Weihrich, H., SAMBO: The Systems Approach to MBO. Proceedings, International Management By Objectives Conference, 1979, Denver, Colorado: Management Center, Bowling Green University, pp. 181-185.
Amaçlara
Göre Yönetim, Toplam Kalite Yönetimi gibi strateji ve performans yönetim
aracıdır. İki yönetim yaklaşımı arasında bazı farklılıklar bulunmaktadır.
Toplam Kalite Yönetimi, müşterilere değer kazandırma ve işi geliştirmeyi
amaçlamaktadır. TKY, hataları belirleyip ortadan kaldırma, israfı azaltma,
verimliliği artırma, sürekli gelişmeyi sağlama, insan ve makine etkililiğini
artırma gibi alanlarda yardımcı olmaktadır. Amaçlara Göre Yönetim ise,
çalışanların ve liderlerin belirledikleri ortak amaçları yürütme stratejisi ile
çağdaş bir performans değerlendirmeden oluşmaktadır. Amaçlara Göre Yönetim,
çalışanlarla beraber kısa dönem amaçları belirleme ve değerlendirmeyi
hedeflemektedir. Bu yaklaşımda, belirlenen amaçları elde etmek için ortak
kurumsal amaç ve vizyon geliştirilmesi gereklidir. Kalite açısından Toplam Kalite
Yönetimi ile Amaçlara Göre Yönetim’in farklılıkları aşağıdaki gibidir[9]:
-TKY, problemleri çözme sırasında dış müşterinin
memnuniyetine dayalı bir yaklaşım sergilerken, Amaçlara Göre Yönetim, iç amaç
ve hedeflere göre tutumunu belirlemektedir.
-TKY,
faaliyetlerinde toplumcu yaklaşımla, bilgi paylaşımı, koçluk, danışmanlık gibi
ortak yöntemleri savunmaktadır. Amaçlara Göre Yönetim yaklaşımı ise doğası
itibari ile bireycidir. Takım çalışmasını desteklemekle beraber, bireylerin
belirledikleri amaç ve çabalarla sonuca varma eğilimindedir.
-Amaçlara
Göre Yönetim, özel amaçlarla çalışanları teşvik eder ve değerlendirir.
Amaçlara
Göre Yönetim, liderlik ve faaliyet olarak iki aşamalı bir sisteme sahiptir.
Birinci aşamada, örgütsel amaç, misyon ve rol belirlenmektedir. İkinci aşamada,
faaliyetlerin plan, analiz, performans ve değerlendirilmesi gibi basamaklar yer
almaktadır. Bu sistemin işleyiş şekli, aşağıda gösterilmiştir[10]:
Şekil
3: Amaçlara Göre Yönetim Yönlendirme ve Faaliyet Sistemi
Kaynak:
Lyders, R., Results-oriented Management through MBO, Houston Academy of
Medicine-Texas Center Library, Bull. Med. Libr. Assoc. 67 (3). Houston Texas,
1979, s.288.
Hedeflerin
belirlenmesi, planlanan faaliyetlerin gerçekleştirilmesi ve yapılan denetim
faaliyetleri ile Amaçlara Göre Yönetim yaklaşımının aşamaları gerçekleştirilmektedir.
D.İstisnalarla Yönetim
İstisnalarla yönetim,
sıradan hale gelmiş işlemlerin yönetici kadrosu tarafından değil, yönetime
bağlı çalışanlarca yapılmasını ifade eden yönetim şeklidir[11].
İstisnalarla Yönetim’in ilkeleri ilk olarak Frederick Taylor’un yazmış olduğu “Principles
of Scientific Management” adındaki eserinde yer almıştır. İstisnalarla yönetim,
yöneticilerin önemli konular üzerine odaklanmasına yardımcı olmaktadır.
Personel daha kapsamlı bir faaliyet alanında çalışmakta, sıra dışı bir durumla
karşılaştığında yönetimi bilgilendirmektedir. Yöneticiler, devredilecek olan görev
alanlarını bilmek ve işi yapacak çalışanları eğitmekle yükümlüdür[12].
İstisnalarla Yönetim, kalite
çalışmalarında, gerekli eğitim verilmiş olan çalışanlara daha fazla yetki
verilmesini sağlayabilir. Kalite süreçlerine çalışanların katılması için
motivasyon unsuru olabilir.
Kalite çalışmalarında,
personelin iş yükünü kaldıramama ihtimaline karşılık, verilen yetki ve
görevlerin iyi tanımlanması gerekmektedir. Görev ve sorumlulukları sadece
çalışanlara yükleyen bir tutumdan kaçınılmalıdır. Yöneticiler de kalite
çalışmalarında yer almalıdır.
[1] Şimşek, 2007, s. 89-94.
[2] Efil, 1987, s. 62.
[3] Eren, s. 66.
[4] Ülgen, s. 41.
[5] Thomson, T., (1998), Management
by Objectives, The Pfeiffer Library Volume 20, 2nd Edition, s. 516.
[6]
http://www.12manage.com/methods_smart_management_by_objectives.html
[7] Weinrich, H., (1979), SAMBO: The
Systems Approach to MBO. Proceedings, International Management By Objectives
Conference, Denver, Colorado: Management Center, Bowling Green University, pp.
181-185.
[8] Weinrich, age.
[9]Nayab, N., 2011,
http://www.brighthubpm.com/monitoring-projects/70506-differences-between-total-quality-management-and-management-by-objectives/?cid=parsely_rec.
[10]Lyders, R., (1979),
Results-oriented Management through MBO, Houston Academy of Medicine-Texas
Center Library, Bull. Med. Libr. Assoc. 67 (3). Houston Texas, s. 288.
[11]
http://dictionary.cambridge.org/dictionary/business-english/management-by-exception.
[12]Armstrong, M., (2008), How to Be
an Even Better Manager: A Complete A-Z of Proven Techniques and Essential
Skills, Replika Press Pvt. Ltd, s. 44-45.
İÇİNDEKİLER
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder