IV. POST-MODERN
YÖNETİMDE KALİTE BOYUTLARI
Çağdaş yönetim yaklaşımları;
Toplam Kalite Yönetimi, Değişim Mühendisliği, Benchmarking, Downsizing, Z
teorisi gibi yaklaşımlardan oluşmaktadır. Bu yaklaşımları, değişimin hızında
yaşanan artış, yoğunlaşan rekabet, işletmeciliğin küreselleşmesi, teknolojik
gelişimdeki kapsam ve derinlik, iş gücünün değişken yapısı, stratejik
kaynaklarda yetersizlik, endüstriyel katma değerden enformatik katma değere
geçiş, kararsız pazar ve ekonomi koşulları gibi unsurlar ortaya çıkarmıştır[1].
Küresel düzeyde yaşanan değişim ve rekabet, örgütleri yapısal olarak yeni bir
yapılanma arayışına sevk etmiştir. Bu arayışta, Çağdaş Yönetim Kuramı
yaklaşımları örgütlere yol göstermiştir.
A. Değişim Mühendisliği
Değişim mühendisliği;
maliyet, kalite, hizmet, hız gibi önem derecesi yüksek olan performans
ölçütlerinde gelişim için, iş süreçlerini yeniden ele alarak köklü
değişiklikleri tasarlama ve hayata geçirmeyi amaçlayan yönetim yaklaşımıdır. Micheal
Hammer ve James Champy tarafından ortaya atılmıştır. Değişim mühendisliğinde dört anahtar kelime
bulunmaktadır. Bunlar; “temel, radikal, çarpıcı ve süreç”tir. Temel olarak
yapılan işi tanımlanma, radikal değişiklikleri hedefleme, çarpıcı ilerlemelere
odaklanma ve süreç yaklaşımı ile olayları devam ettirme, değişim mühendisliğinin
özellikleridir[2].
Değişim mühendisliği,
yeni bir yönetim biçimi olmaktan öte, teknik bir yaklaşımı ifade etmektedir.
Süreçlerin yapılandırılması ve yenilenmesi olarak açıklanmaktadır[3].
Maliyet, kalite, hizmet, hız gibi rekabet koşullarında rol oynayan unsurlarda
ilerleme kaydetmek için iş süreçlerinin gözden geçirilerek radikal
değişikliklerin yapılması sürecidir. Değişim mühendisliği yeniden yapılanma
değil, yeniden inşa sürecidir. Yerleşmiş uygulamaları devam ettirmek yerine
süreç yenilemeyi esas almaktadır. İşletmelerin hızlı hareket edebilmeleri
hedeflenmektedir. Süreçlerde köklü değişiklikler söz konusudur. Değişim
mühendisliği ile Toplam Kalite Yönetimi arasındaki farklılıklar kısaca şu
şekildedir[4]:
-İki yaklaşım da süreç
odaklıdır. Ancak, TKY’nin Kaizen odaklı anlayışa sahip olması ile radikal
değişim öngören Değişim Mühendisliği farklılaşmaktadır.
-TKY, süreçleri detaylı
olarak incelerken; Değişim Mühendisliği, süreçleri yüzeysel incelemektedir.
-TKY, mevcut sürecin
iyileştirilmesine odaklanırken; Değişim Mühendisliği, sürecin yeniden
başlatılmasını amaçlamaktadır.
Değişim Mühendisliği,
köklü değişiklikler yaparak örgüt faaliyetlerini yeniden tasarlamakta ve Toplam
Kalite Yönetimi’nden ayrılmaktadır. TKY, “az da olsa ilerleme” felsefesi ile
hareket etmekte, Değişim Mühendisliği anlayışı ile duruş farklılığı
sergilemektedir.
Yükseköğretim
kurumlarında, yanlış olan uygulamalara yönelik, köklü değişikler yapmak
mümkündür. Ancak, Toplam Kalite Yönetimi yaklaşımının uygulanması daha gerçekçi
olacaktır. Değişim Mühendisliği ile sistemin tümden kaldırılması ve yerine
yenisinin konamaması gibi bir risk söz konusudur.
B.Benchmarking (Kıyaslama)
Benchmarking
(Kıyaslama); bir kurumun, sektöründe başarılı örgütlerin faaliyet yöntemlerini
araştırma, inceleme, karşılaştırma yapması ve başarısını artıracak sonuçları
tespit etmesi, şeklinde tanımlanmaktadır[5].
Benchmarking, süregelen bir soruşturma ve öğrenme sürecidir[6].
Benchmarking,
karşılıklı bilgi ve tecrübe paylaşımı ile örgütsel hedefe ulaşmayı amaçlayan
bir yaklaşımdır. 1980’li yıllarda ABD’de uygulanmaya başlamıştır. Örgüt
sürecinde başarılı uygulamaları tatbik ederek, iyi sonuç elde etmeyi amaçlamaktadır.
Rekabet ile işbirliğinin sinerjisinden doğan bu süreci serbest pazar koşulları
oluşturmuştur. Birçok kalite modelinin (Malcolm Baldridge, European Quality
Award) uygulama sürecinde yer almaktadır. Kurumlara, süreçleri ölçme, tanıma,
problem çözme, öğrenme kültürünü geliştirme, performans iyileştirme, pazar payı
ve karlılığı artırma gibi konularda çeşitli fırsatlar sağlamaktadır[7].
Benchmarking ile kurum
içerisinde sürekli gelişme ve iyileşmenin sağlanması amaçlanmaktadır. Örgütler,
zayıf yönlerini benchmarking ile güçlendirebilmektedir. Benchmarking, işletmenin
rekabet gücünü artırma, müşterilerin tatminini sağlama, mükemmel bir sistem
tesis etme, performans ölçümü ve verimliliği sağlama, motivasyon ve TKY
uygulamalarını kolaylaştırma gibi çeşitli amaçlara yardımcı olan bir yönetim
yaklaşımıdır[8].
Yükseköğretim kurumları,
alanındaki başarılı çalışmaları inceleyerek kendi faaliyetleri ile kıyaslama
yapabilirler. Bu kıyaslama sürecinden elde ettikleri tespitleri hayata
geçirerek kurumun başarısını artırabilirler.
Kalite çalışmalarında benchmarking
kullanmak, yükseköğretim kurumuna yol gösterici bir unsurdur. Kalitede örnek
olan kurumların çalışma sürecini inceleme, tecrübelerinden faydalanma,
karşılaştığı sorun ve sebeplerini tespit etme gibi birçok işlem
gerçekleştirilebilir.
C.Z Teorisi
Z Teorisi, Japonya’nın
sosyo-kültürel özellikleri ile etkileşim içerisinde olan bir yönetim modelidir.
Adını William Ouchi’den almaktadır. Bu yönetim yaklaşımının esasları aşağıdaki
gibi sıralanabilir[9]:
-Ömür boyu istihdam: Çalışanlar
ömür boyu aynı örgütte görev alır. Bu durum, kültürel bir temele dayanmakla
birlikte, sosyal güvence gibi konuların da rolü bulunmaktadır.
-Yavaş değerleme ve
terfi: Çalışanlar, zekâ ve yeteneğe bağlı olmadan, 8-10 yıl sonrasında ücret
artışı veya terfi alabilir.
-Uzmanlaşmamış mesleki
gelişme: ABD ya da Avrupa’daki uygulamaların aksine Japonya’daki çalışanlar, aynı
meslekte uzun süre çalıştırılmamaktadır. Belli zamanlarda departmanlar arası
değişiklik ve terfi ile çalışanın sürekli gayret içerisinde olması amaçlanmaktadır.
-Müşterek karar verme:
ABD ve Avrupa’daki birçok kurumda, kararları yöneticiler vermektedir. Japonya’da,
çalışanların yazılı önerileri alınır. Kararlar, toplanan bu öneriler
çerçevesinde verilir.
-Müşterek sorumluluk: ABD
ve Avrupa’da karar verme ve sorumluluk süreci bireyseldir. Japonya’da, karar
sürecinde grup olarak çalışıldığı için sorumluluk da paylaşılmaktadır. Bu
sayede, çalışanların işlerini daha çok önemseyeceği düşünülmektedir.
-Örtülü kontrol
mekanizmaları: Kontrol mekanizmaları, Avrupa ve ABD’de karar alıcı kişilerdir.
Japonya’da ise, karar alma ve çalışma sürecine ekip halinde katılım olduğu için,
kontrol mekanizması da bu ekiplerden oluşmaktadır. Açıkça belirlenmiş bir
kontrol mekanizmasına gerek duyulmamaktadır.
Bütünlük kavramı:
Japonya’nın sosyo-kültürel yapısı, bütünlük kavramının temelini
oluşturmaktadır. Fabrikaların köylerin yakınlarına kurulması nedeni bu kavramın
doğduğu düşünülmektedir. Ayrıca, toplumcu bir yapıya sahip olunması da Japon
örgütlerindeki bütünlüğü açıklamaktadır. ABD ve Avrupa’da ise birey temelli
örgüt yapısı bulunmaktadır.
Japon ve Amerikan
yönetim tarzlarının karşılaştırılması sonrasında elde edilen farklılıklar aşağıdaki
tabloda net olarak görülebilir[10]:
Tablo
7. Japon ve Amerikan Yönetim Yaklaşımlarının Karşılaştırılması
JAPON YÖNETİM YAKLAŞIMI
|
AMERİKAN YÖNETİM YAKLAŞIMI
|
Ömür
boyu istihdam
|
Kısa
dönem istihdam
|
Fikir
birliği ile karar alma
|
Bireysel
karar alma
|
Ortak
sorumluluk
|
Bireysel
sorumluluk
|
Yavaş
değerleme ve yükselme
|
Hızlı
değerleme ve yükselme
|
Kapalı
biçimsel olmayan kontrol
|
Açık
ve biçimsel kontrol
|
Uzmanlaşmamış
mesleki gelişim ve yükselme
|
Uzmanlaşmış
mesleki gelişim ve yükselme
|
Çalışanları,
aile ve iş yaşamı ile bir bütün olarak ele alma
|
Çalışanları
ve aile yaşamını, iş yaşamından ayrı olarak ele alma
|
Kaynak:
Şimşek, M. Ş., Yönetim ve Organizasyon, Gazi Kitabevi, Ankara, 2007, s. 105.
D.Downsizing
Örgütlerin
maliyetleri azaltma, rekabet edebilirlik, kalite ve satışları artırma, mali
sorunları azaltma ve değişime ayak uydurabilmek için kullandığı bir yönetim
yaklaşımıdır. Downsizing, bürokrasiyi azaltma, hızlı karar verme, iletişimi
güçlendirme ve verimliliği artırma amacı ile gerçekleştirilir. Mevcut
pazarların bir bölümünden ya da tamamından çekilme, bazı üretim fonksiyonlarını
bırakma, bazı malların üretim payını düşürme gibi çeşitli stratejiler
uygulanarak downsizing gerçekleştirilebilir[11].
Downsizing,
çalışanların motivasyonunu olumsuz etkileyen bir karakteristiğe sahiptir. Personelin
işsizlik korkusu yaşamasından dolayı, downsizing işlemleri yavaş gerçekleştirilmektedir.
Bu durum, downsizing yaklaşımına eleştiri getirmektedir[12].
Downsizing,
yükseköğretim kurumlarının maliyet, verimlilik, bürokrasinin azaltılması gibi
sorunlarını çözmesi için uygulanabilecek bir yaklaşımdır.
E.Dış Kaynak Kullanımı
(Outsourcing)
Dış
Kaynak Kullanımı (Outsourcing), kurumun esas faaliyeti dışındaki alanları uzman
firmalar vasıtası ile gerçekleştirmesidir. Dış Kaynak Kullanımı, kurumun esas
faaliyetlerine odaklanmasını sağlayan bir yönetim yaklaşımıdır. Bu şekilde
maliyet ve zaman gibi birçok konuda tasarruf edilmekte ve iş verimliliğinde
artış sağlanmaktadır. Kurum faaliyetlerinin genişlemesi ile birlikte değişik
alanlarda (teknoloji, altyapı, güvenlik, lojistik vb.) uzmanlaşma ihtiyacı
doğmaktadır. Kurum bu uzmanlaşma ihtiyacını karşılama endişesi ile hareket
ederken, misyonundan uzaklaşabilmekte ve enerjisinin bölünmesine neden
olmaktadır[13].
Dış Kaynak Kullanımı, aşağıdaki avantajları
sağlamaktadır[14]:
-Kurum
faaliyetine odaklanarak verimliliği sağlama,
-Maliyet
artışını ve zaman kaybını önleme,
-Dış
kaynak kullanılan alanlarda etkin yönetim sağlama,
-Personel
ve müşteri memnuniyetinde yaşanan artış,
-Sorumluluk
paylaşımı nedeni ile azalan risk.
Yükseköğretim
kurumlarında, internet teknolojileri, network ve altyapı hizmetleri gibi
alanlarda Dış Kaynak Kullanımı’ndan yararlanılabilmektedir[15].
Uzmanlık dışı faaliyetlerde Dış Kaynak Kullanımı ile kurumun enerjisi etkin ve
verimli olarak kullanılmış olur.
Londra
Metropolitan Universitesi örneğinde olduğu gibi, yükseköğretim kurumları birçok
faaliyeti uzman firmalara devredebilmektedir. Bu durumu, Londra Metropolitan Universitesi
rektör yardımcısı, “Yükseköğretim
kurumları, esas fonksiyonları dışındaki bütün işleri Dış Kaynak Kullanımı
vasıtası ile uzman işletmelere devredebilirler. Yükseköğretim kurumunun uzmanlık
alanı sadece eğitim ve araştırmadır.” şeklinde ifade etmiştir.
Yükseköğretim kurumları faaliyetleri dışındaki işleri Dış Kaynak Kullanımı
vasıtası ile uzman kuruluşlara devrettiklerinde, bilimsel araştırma ve eğitim-öğretim
hizmetlerine odaklanacak ve daha başarılı sonuçlar elde edeceklerdir[16].
Yükseköğretim
kurumlarında kalite için gerekli olan, iş bölümü, uzmanlaşma, verimlilik, tasarruf,
çalışan ve öğrenci memnuniyeti gibi unsurlar, Dış Kaynak Kullanımı sayesinde
gerçekleşecektir. Burada, dış kaynakların etkin ve verimli bir şekilde kullanılmasına
dikkat etmek gerekmektedir.
[1] Genç, s. 78-83.
[2] Hammer, M., Champy, J., Değişim
Mühendisliği, Çeviren Sinem G., Sabah Yayınları, 1998, 29-31.
[3] Genç, s. 79.
[4] Bedük, s. 49-50.
[5] Koçel, T., (2005), İşletme
Yöneticiliği, Arıkan Yayıncılık, İstanbul, s. 411.
[6] Juran ve Godfrey, s. 343.
[7] Bedük, A., (2011), Modern
Yönetim Teknikleri, Gazi Kitapevi, Ankara, s. 101-102.
[8] Tekin, 1999. s. 184-189.
[9] Eren, s. 89.
[10] Şimşek, 2007, s. 105.
[11] Bedük, Karşılaştırmalı Sözlük,
s. 158-159.
[12] Efil, 2010, s. 417.
[13]
http://www.kobitek.com/outsourcing_dis_kaynak_kullanimi_
[14] http://www.kobitek.com
[15] Haaset, E., Cunningham, P.,
Kancheva, E., (2002), IT Outsourcing in Higher Education, Educause Center for
Applied Research, Volume:1, s. 10.
[16]
http://www.guardian.co.uk/education/2012/aug/20/london-metropolitan-university-outsourcing-services
İÇİNDEKİLER
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder